Lifes Sciences Dergisi – Ulaş Altıparmak Röportaj Soru & Cevapları - Eylül 2025
Doğallık ve İnovasyon: Balparmak
Balparmak, balı hak ettiği en yüksek değere ulaştırma misyonuyla hareket ediyor. Arıcılığa olan bağlılığını bilim ve teknolojiyle birleştirerek sektöre öncülük eden marka; dijital dönüşüm, izlenebilirlik, ileri laboratuvar çalışmaları ve sürdürülebilirlik odaklı projeleriyle geleceği şekillendiriyor.
Balparmak, Genel Müdürü Ulaş Altıparmak liderliğinde; arıcılık eğitimlerinden taklit ve tağşişle bilimsel mücadeleye, inovatif ambalaj çözümlerinden sosyal sorumluluk projelerine kadar pek çok alanda hem üreticiyi hem tüketiciyi koruyan güçlü bir vizyon sergiliyor.
Okuyucularımıza kısaca kendinizden, eğitim ve profesyonel geçmişinizden
bahseder misiniz?
Sabancı Üniversitesi Yönetim Bilimleri bölümünden mezun olduktan sonra Bilgi Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisans Programına katılarak akademik yolculuğumu tamamladım. Eğitim sürecimde edindiğim stratejik ve analitik bakış açısını, kariyerimin her aşamasında geliştirmeye özen gösterdim.
Profesyonel kariyerime Altıparmak Gıda’da Merchandiser olarak başladım. Yıllar içinde satış, iş geliştirme, proje ve saha operasyonları gibi farklı alanlarda sorumluluklar üstlenerek, alternatif satış kanallarının yapılandırılmasından sıcak satış ekiplerinin yönetimine, saha koordinasyonundan ulusal zincirlerle kurulan iş birliklerine kadar pek çok kritik fonksiyonda aktif görev aldım.
Özellikle dijitalleşme, yeni kanal stratejileri, organizasyonel verimlilik ve sürdürülebilir büyüme odağında yürütülen kurumsal dönüşüm projelerine liderlik ettim. Bu süreçte hem stratejik planlama hem de uygulama aşamalarında rol alarak, kurumun ilerlemesini destekleyen çeşitli inisiyatifler hayata geçirdim.
Bugün Balparmak’ın Genel Müdürü olarak, 45 yıllık bir markanın mirasını geleceğe taşırken hem güçlü değerlerimizi korumayı hem de yenilikçi bakış açısıyla dönüşümü yönetmeyi önceliklendiriyorum. Balparmak’ın sektörel liderliğini, sürekli gelişim anlayışımız ve doğallığa duyduğumuz bağlılıkla her gün daha da ileri taşıyoruz. Gücümüzü doğadan, ilhamımızı ise arıların sabırla kurduğu o mükemmel düzenden alıyoruz. İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan “İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde yer almamız, 45 yıllık emeğimizin, arıcılıkla iç içe geçen vizyonumuzun ve sürdürülebilir üretim gücümüzün doğal bir sonucudur.
Balparmak kuruluşundan bu yana nasıl gelişim gösterdi, bu süreçte Türkiye'deki
arıcılık sektöründe ne gibi değişiklikler gözlemlediniz ve bu değişikliklere nasıl uyum sağladınız?
1980 yılında Özen Altıparmak’ın öncülüğünde başlayan yolculuğumuz, kuruluşumuzun 9. yılında Türkiye’nin en çok satılan bal markası oldu. 36 yıldır halen sektör liderliğimizi sürdürüyoruz. Geçtiğimiz 45 yıllık süreçte arıcılık sektöründe de birçok önemli gelişme oldu. Dikkat çeken konuların başında ise arıcılık mesleğinin yaşlanması ve balda taklit ve tağşiş yani hileli bal sorunu geliyor. Ülkemizde arıcılık bir ata yadigarıdır. Ailece yapılan arıcılık mesleğinin kuşaktan kuşağa aktarılması ve ailelerin arıcılık mesleğinden geçim sağlamaya devam etmesi mesleğin sürdürülebilirliği adına büyük önem taşıyor. Mesleğini hakkıyla yapan emektar arıcılar, piyasadaki hileli ürünlerle rekabet etmek zorunda kalıyor; bu da hem gelir kaybına hem de mesleğe olan motivasyonun azalmasına yol açıyor. Bugün arıcılık mesleği artık gençler tarafından tercih edilmiyor, meslek giderek yaşlanıyor. Biz de 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisini hayata geçirerek özellikle kadın ve genç arıcıların sektöre kazandırılmasına yönelik çalışmalar başlattık. Balparmak Ar-Ge Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve bilim insanlarından oluşan 20 kişilik uzman kadromuz ile geliştirdiğimiz ileri metotlar sayesinde balda yapılan hileleri ileri tespit metotlarımızla 25 dakikada tespit edebiliyoruz.
Ayrıca “Bu Doğallık Nereden Geliyor?” izlenebilirlik projemiz ile tüketicilerimizin doğal bala güvenle ulaşmasını sağlıyoruz. Balparmak ürünlerimizin üzerine yerleştirdiğimiz özel bir karekod sayesinde, tüketicilerimizin evine götürdüğü, sofrasına koyduğu ürünün doğal ve tüm kalite standartlarına sahip olduğunu, hangi bölgeden geldiğini ve içeriğindeki polenlerin bitki çiçek kaynağını şeffaf bir şekilde görebilmelerini sağlıyoruz. Böylece, geriye yalnızca ürünümüzü keyifle ve huzurla tüketmeleri kalıyor. Tüm bu çalışmaları, 45 yıllık sektör liderliğimizin bir gereği ve tüketicilerimize karşı duyduğumuz sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Güvenilir Gıda kapsamında hayata geçirdiğimiz bu hizmetimizi tüketici güvenini korumak için kararlılıkla sürdürüyoruz.
Balparmak, sürdürülebilirlik ve doğal kaynakların korunması konularında ne gibi
uygulamalar yürütüyor? Arıcılık faaliyetlerinizin çevresel etkilerini en aza indirmek için hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
Sürdürülebilirlik çalışmalarımıza, en temelden, yani tedarik zinciri süreçlerinden başlıyoruz. Attığımız her adımda yalnızca çevresel değil, sosyal etkileri de dikkate alarak, sektörümüzü geleceğe hazırlamayı hedefliyoruz.
2018 yılında kurduğumuz Balparmak Arıcılık Akademisi, klasik eğitim anlayışının ötesinde, sektörde kalıcı bir dönüşüm yaratma vizyonuyla hayata geçirildi. Özellikle kadınları ve gençleri arıcılık mesleğine kazandırmayı amaçlıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, bu meslek ancak kapsayıcı bir yapıyla sürdürülebilir hale gelebilir. Yapılan araştırmalar da bunu destekliyor: Kadınların tarım ve gıda üretiminde aktif rol alması, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal anlamda da olumlu etkiler yaratıyor.
Sürdürülebilirlik bizim için sadece çevre dostu olmakla sınırlı değil. Aynı zamanda kaliteyi artırmak, standartları yükseltmek ve sektöre yenilik kazandırmak anlamına geliyor. Arıcılığın sadece bal üretimiyle sınırlı kalmaması gerektiğine inanıyor, polen, propolis, arı sütü gibi katma değeri yüksek arı ürünlerinin üretimini destekleyerek hem arıcılara ek gelir fırsatı sunuyor hem de sektörel çeşitliliği artırıyoruz. Bu da arıcılığı cazip hale getirmenin yanında ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Arıcılık Akademisi kapsamında verdiğimiz eğitimlerle arıcıları koloni yönetimi, arı hastalıkları ve iklim kriziyle mücadele, bal arısı sağlığı ve modern arıcılık teknikleri eğitimleri gibi konularda bilinçlendiriyoruz. Balparmak olarak, tüketiciyi ve arıcıyı korumak amacıyla arı ürünlerinde yapılan her türlü sahteciliği önlemek için çalışıyor, sahip olduğumuz ileri Ar-Ge gücümüzle yenilikçi ve kapsamlı analiz yöntemleri geliştiriyoruz. Balın doğallığını ve arıcının emeğini korumak için balda yapılan her türlü sahteciliğe karşı ciddi bir mücadele veriyoruz. Tesisimize gelen balları, Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk ve Avrupa’nın en kapsamlı dört eş değer laboratuvarlarından biri olan APİLAB Kalite Kontrol Laboratuvarımızda, en az 100 parametrede analiz ediyoruz. Ürün izlenebilirliği sağlayan, gıda güvenliği ve kalite standartlarını geliştiren ve inovatif çalışmaların yürütüldüğü laboratuvarımız ile sorumlu üretim süreçlerini destekliyoruz. Yalnızca doğallığından ve saflığından emin olduğumuz ürünleri Balparmak güvencesiyle ambalajlayarak BalparmakSeverlerin sofrasına sunuyoruz.
Turkish Time Dergisi’nin Ar-Ge 250 Araştırması’na göre, gıda sektöründe Ar-Ge’ye en çok yatırım yapan 10 markadan biri olarak, 1986’da 9 metrekarelik küçük bir laboratuvarda başlayan Ar-Ge yolculuğumuz, bugün 1.607 metrekarelik ve çoğu doktoralı 20 bilim insanının görev yaptığı ve uluslararası bilimsel platformlarda kabul gören çalışmalara imza atan bir Ar-Ge merkezine dönüştürdük.
2025 itibarıyla faaliyete geçen yeni paketleme tesisimiz, sürdürülebilir üretim (paketleme) anlayışımızın somut bir yansıması niteliğinde. Karbon ayak izimizi ölçüyor, su ve enerji verimliliğini artıracak çözümler üzerinde çalışıyoruz. Burada sadece paketleme yapmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluk üstleniyoruz. Doğaya daha az yük olan, kaynakları daha bilinçli kullanan bir paketleme modeli inşa ediyoruz.
Dünya Arı Günü vesilesiyle, Migros ve TEMA Vakfı iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz “Doğa İçin Arı Gibi Düşün” projemiz ile çocuklarda doğa sevgisini ve arıların ekosistem üzerindeki yaşamsal rolüne dair farkındalığı artırmayı amaçladık. Proje kapsamında çocuklardan “60 bin arı gücünde olsaydın, doğayı güzelleştirmek için ne yapardın?” sorusunu resim yaparak yanıtlamalarını istedik. Bu resimler, TEMA Vakfı’na yapılan fidan bağışlarıyla birer fidana dönüşerek, geleceğe nefes olacak bir hatıra ormanı oluşturdu. Böylece çocuklara, küçük yaşta doğaya katkı sunma deneyimi yaşatmayı ve sürdürülebilirlik bilinciyle büyümelerine katkı sağlamayı hedefledik.
2026 yılının sonunda ilk Sürdürülebilirlik Raporumuzu yayımlayarak tüm çabalarımızı şeffaf bir biçimde ortaya koymayı hedefliyoruz. Bu rapor sürdürülebilirlik çalışmalarımızın bir özeti değil, aynı zamanda geleceğe dair taahhütlerimizin bir göstergesi olacak. Balparmak olarak, sürdürülebilir üretim ve tüketim ilkelerini uygulamaya geçirerek gıda güvenliği, ekolojik denge ve ekonomik sürdürülebilirlik doğrultusunda topluma ve çevreye değer katmayı amaçlıyoruz.
Ürün yelpazeniz son derece geniş, yeni ürün geliştirme süreçlerinizde hangi faktörler ön plana çıkıyor? Tüketici ihtiyaçları, pazar trendleri ve bilimsel araştırmalar bu süreçleri nasıl etkiliyor?
Bugün tüketici alışkanlıklarını ve hızla değişen yaşam tarzlarını dikkate alarak çok daha pratik, taşıması ve kullanımı kolay, israfı önleyen ambalaj çözümleri geliştiriyoruz. Çünkü artık günümüz tüketicisi eski dönemlere nazaran hayata daha fazla katılıyor, hızlı çözümler arıyor. Biz de bu yeni yaşam tarzına ayak uydurarak balı daha ulaşılabilir ve kolay tüketilebilir hale getiriyoruz. Burada yalnızca bir ambalajdan değil, bir değer yaklaşımından söz ediyoruz. Bir bal arısı, ömrü boyunca bir çay kaşığının ucu kadar bal üretebiliyor. İnsanlık tarihinden daha eski olan bu kadim ürünün hak ettiği değere ulaşması ve her damlasının korunması gerektiğine inanıyoruz. Bu bilinçle geliştirdiğimiz ambalajlar, balı boşa akıtmayan hijyenik yapısıyla kullanım kolaylığı sağlıyor. Özellikle, KatlaBalla ürünümüz ile balı tek kullanımlık pratik ambalajlarda sunarak taşınabilir ve rahat tüketim olanağı sağlıyoruz. Bir diğer yenilikçi çözümümüz olan Çıt Kapak da yine kolay taşınabilir özelliğiyle daha fazla miktardaki balı hijyenik ve pratik bir şekilde tüketme imkanı sunuyor.
İyi yaşam markamız Apitera ürün ailesinde ise Ar-Ge Merkezimizde tüketici ihtiyaçlarına göre fonksiyonel çözümler sunuyoruz. Örneğin, yetişkinlere yönelik Apitera Propolisli Boğaz Spreyi'nin güçlü içeriğini koruyarak, çocukların tat hassasiyetlerine uygun yeni bir formda Apitera Propolisli Çocuk Spreyi’ni geliştirdik. Bal, propolis ve elma sirkesinin doğal koruyucu etkilerini bir araya getiren bu ürün, Avrupa’nın en gelişmiş dört eş değer bal ve arı ürünleri laboratuvarlarından biri olan ve TÜRKAK (Türkiye Akreditasyon Kurumu) tarafından akredite edilen Balparmak Ar-Ge Merkezimiz ve TÜBİTAK MAM iş birliği ile geliştirildi. Apitera Propolisli Çocuk Spreyi, propolisin bilimsel olarak kanıtlanan antiviral ve antibakteriyel özellikleriyle bağışıklık sistemini destekleyen doğal bir bileşen olarak öne çıkıyor.
Serinin önemli ürünlerinden biri olan Apitera Propolisli Çocuk Spreyi, Marketing Türkiye ve YouGov iş birliğiyle gerçekleştirilen araştırmada “2024 Yılının En İnovatif Ürünü” seçildi. Ayrıca denebunu.com platformunda, 73 ilden, 1.518 anne ile gerçekleştirilen Tüketici Geribildirim Anketi sonucuna göre “deneyen her 10 anneden 9’u Apitera Propolisli Çocuk Spreyi’ni öneriyor.” İnovasyona verdiğimiz önemin somut bir göstergesi olan bu ürünlerle, geleneksel bal ve arı ürünlerini modern yaşamın ihtiyaçlarına uygun şekilde tasarlanmış yeniliklerle kazandırıyoruz.
Kısacası, arının emeğini, doğanın dengesini ve sürdürülebilirliğini, bilimin gücüyle birleştirerek insan hayatına en doğru şekilde sunmaya çalışıyoruz.
Arı ürünlerinin faydaları konusunda bilimsel araştırmalar gerçekleştiriyor
musunuz? Varsa, bu araştırmaların sonuçları ürün geliştirme ve pazarlama stratejilerinizi nasıl etkiliyor?
Son zamanlarda tüm dünyada bal ve katma değeri yüksek arı ürünlerine yönelik ilgi artıyor. Bal ve diğer arı ürünleri olan propolis, arı sütü ve polenin faydalarını anlamak için çok sayıda bilimsel araştırma yapılıyor ve bu alanda önemli makaleler yayımlanıyor.
Balparmak olarak biz de doğanın insanlığa sunduğu en değerli armağanlardan biri olan propolisi korumak, geliştirmek ve iyi yaşamın bir parçası olarak sürdürülebilir kılmak adına tüm bilgi birikimimizi ve teknolojik altyapımızı seferber ediyoruz.
Balparmak Ar-Ge Merkezi’nde yürüttüğümüz araştırmalarda, kahverengi propolisin (karakavak) içinde, 126 farklı özellikte molekül tespit ettik. Bu kadar geniş kapsamda bir çalışma dünyada ilk kez yapıldı. Bu tespitimiz sağlıktan ilaca, gıdaya kadar birçok sektör için önemli bir gelişme sağlayacak. Ekibimiz şimdi de klinik çalışma sürecine hazırlanıyor. Tespit edilen moleküllerin hangi bileşenlerinin ne tür etki gösterdiği ise bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak.
Propolisin DNA’sını çıkardığımız bu çalışmanın çıktılarını, Brezilya’nın Sao Paulo Eyaleti’nde düzenlenen 4. Uluslararası Propolis Konferansı’nda bilim dünyasıyla paylaştık. 24 ülkeden 54 bilimsel sunumun yapıldığı konferansta, Balparmak Ar-Ge Merkezi Analitik Ar-Ge Müdürü Dr. İsmail Emir Akyıldız’ın gerçekleştirdiği sunum, diğer 54 sunumu geride bırakarak, dünyada propolis konusunda en fazla bilimsel yayına sahip olan Brezilya Sao Paulo Üniversitesi tarafından “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülüne layık görüldü. Bu ödül Balparmak’ın bilimsel yetkinliğini ve inovasyona verdiği önemi uluslararası düzeyde teyit eden önemli bir göstergedir. Aynı zamanda Türkiye’nin propolis alanındaki küresel rekabet gücünü artırma hedefimize de katkı sağlamaktadır. Ülkemizin bu alanda daha güçlü bir konuma gelmesi için çalışmalarımızı sürdürürken arıcılık yapan üreticilerimizi uluslararası standartlara uygun üretime teşvik ederek, sektörde sürdürülebilir büyümeyi desteklemeye devam edeceğiz.
Balparmak, Türkiye'deki arıcılık sektörünün gelişimine nasıl katkıda bulunuyor?
Arıcılara yönelik eğitim programları, teknik destek veya diğer destekleyici faaliyetleriniz nelerdir?
Balparmak olarak arıcılığa yalnızca bir üretim faaliyeti değil, aynı zamanda ekolojik dengeyi koruyan, toplumsal fayda üreten ve sürdürülebilir kalkınmaya hizmet eden stratejik bir alan olarak görüyoruz. Bu vizyonla, Türkiye’deki arıcılık sektörünü güçlendirmek amacıyla bilimsel temellere dayanan, çok yönlü ve kapsayıcı bir destek modeli oluşturduk.
2018 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) desteğiyle hayata geçirdiğimiz Balparmak Arıcılık Akademisi ile sektöre sadece bal üreten değil; donanımlı, bilinçli ve bilgiyle güçlenmiş arıcılar kazandırmayı hedefliyoruz. Bugüne kadar 7 bini aşkın arıcıya ulaştık ve 2025 yılında da yüz yüze eğitimlerimize devam ediyoruz. Eğitimlerimizde; arı biyolojisi ve koloni yönetiminden arı hastalıkları ve tedavi yöntemlerine, ana arı üretiminden katma değerli ürünler olan arı sütü, polen ve propolis üretimine, yasal düzenlemelerden tağşiş ve sahteciliğe karşı farkındalığa kadar çeşitli konular ele alınıyor. Bu akademik çerçevenin ötesinde, özellikle kadınların ve gençlerin sektöre kazandırılması için özel programlar da yürütüyoruz. Çünkü arıcılık mesleğinin geleceği, yalnızca bugünü değil, yarını da içine alan kapsayıcı bir anlayışla şekillenmeli.
Balparmak olarak bir bal arısının ömrü boyunca ürettiği bir çay kaşığının ucu kadar olan balın ne kadar kıymetli olduğunu biliyor, doğal balı, israfı önleyen ambalajlarla koruyarak tüketiciyle buluşturuyoruz. Türkiye’nin en değerli doğal ürünlerinden biri olan çam balının korunması ve dünyaya tanıtılması da öncelikli hedeflerimiz arasında. Dünya çam balı toplam rekoltesinin yüzde 92’si Türkiye’de gerçekleşiyor ve biz bu değerli ürünün “coğrafi işaret" tescilinde aktif rol oynadık. Gıda ve Tarım Örgütü (Food and Agriculture Organization, FAO) öncülüğünde yürütülen coğrafi işaret sürecine önemli katkılar sağlarken, Ar-Ge merkezimiz bünyesinde çam balının fonksiyonel özelliklerini bilimsel olarak ortaya koyuyoruz. Bu çalışmalar yalnızca yurt içinde değil, uluslararası alanda da takdir görüyor.
Balparmak Ar-Ge Merkezimizde gerçekleşen çalışmalar neticesinde, Türk çam balına özel geliştirdiğimiz yeni C4 analiz yöntemiyle sektörde önemli bir ilke imza attık. Çiçek balıyla aynı şekilde analiz edilemeyen çam balı için geliştirilen bu yeni yöntem, uluslararası hakemli dergilerde yayımlandı, Avrupa laboratuvarları tarafından kabul gördü ve Balparmak girişimiyle TSE standartlarına dahil edilerek tescillendi. Bu bilimsel başarı, Türkiye’nin çam balı ihracatını yaklaşık yüzde 30 artırma potansiyeli taşıyor. Yaptığımız işi, ticari bir faaliyet olmanın ötesinde sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Sonuç olarak, biz arıcılık mesleğinin yalnızca geçmişini değil, geleceğine de yatırım yapıyoruz. Hem arıcılarımızı güçlendiriyor hem de tüketiciye doğal ve güvenilir balı ulaştırmanın garantisini veriyoruz.
Gelecekteki hedefleriniz nelerdir, şirketin büyüme stratejileri, yeni pazarlara
açılma planları ve arı ürünleri sektöründeki vizyonu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Balparmak olarak, Türkiye’nin lider doğal bal markasıyız.* Dünya genelinde arı ürünleri kategorisinde ilk 10 marka arasında yer alıyor, global ölçekte bu alanda referans kabul edilen bir kurum olarak sektöre yön veriyoruz. Öyle ki, sektöre analiz metodu ihraç eder konuma gelmiş bulunuyoruz. Bilime ve inovasyona verdiğimiz önemin bir göstergesi olarak, Ar-Ge merkezimize bugüne dek 10 milyon doların üzerinde yatırım yaptık.
Yaptığımız iş tamamen doğanın mucizesi olan doğal arı ürünlerini bilimin ışığında ve etik değerler doğrultusunda seçmeyi kapsıyor. Sürekliliği olan bu iş modelimizle, organizasyonel ve kültürel anlamda da köklü ve sürdürülebilir bir kurum olma vizyonuyla hareket ediyoruz. Doğadan arıya, arıcıya uzanan emeğin bilinciyle; israfı önleyen inovatif ambalajlarımız ise bu kapsamdaki vizyonumuzun bir diğer somut yansıması.
Bugün itibarıyla Amerika’dan Avustralya’ya, Kanada’dan Hong Kong’a uzanan geniş bir coğrafyada Türk balını temsil ediyoruz. Bugüne kadar 43 ülkede, özerk ve serbest bölgede aktif şekilde yer alıyor; her biri için kalıcı stratejiler geliştirerek güçlü temeller atıyoruz. Yeni pazarlara açılırken yalnızca varlık göstermekle kalmıyor, doğal balın kahvaltılık bir ürün olmasının ötesine geçiyoruz. Ülkelerin mutfak kültüründe daha geniş bir okazyonla yer alıyoruz.
Balparmak olarak hedefimiz; balın yanı sıra fonksiyonel faydaya sahip katma değerli arı ürünlerimizle daha fazla ülkeye ulaşmanın ötesinde, kalıcı stratejilerle Türk arı ürünlerinin kalitesini, çeşitliliğini ve doğallığını hak ettiği konuma taşımak. Bu değerleri Balparmak markasıyla dünyaya tanıtmak ve ülkemizin arı ürünleri alanındaki global marka değerini artırmaktır.
*Türkiye pazarı toplam bal kategorisi 2024 Nielsen Raporuna göre Ciro (TL) bazında
Balparmak Ar-Ge Merkezi, Dünya Arı Ürünleri Sektörüne Yön Veriyor - Ağustos 2025
Sadece Türkiye’nin değil, dünyanın sayılı bal markaları arasında yer alan Balparmak, yarım asırdır arıların ve doğanın mucizevi armağanı olan arı ürünlerinin korunması ve doğal haliyle sofralara ulaşması için çalışıyor. Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin, arı ürünlerine ve arıya yönelik araştırmaları, dünya çapında ilgi görüyor.
Hiçbir dış müdahaleye maruz kalmadığı sürece binlerce yıl doğallığını kaybetmeden kalabilen bal, doğanın ve arıların ortak mucizesidir. Arılar, on binlerce yıldır aynı yöntemlerle bal üretirken; bu doğal ürün, antik çağlardan beri insanlık tarafından kıymetle saklanıyor. Mısır piramitlerinde, M.Ö. dönemine tarihlenen ve Tutankhamun’un mezarında arkeologlar tarafından keşfedilen kapalı bal küpleri, bu doğal döngünün en eski kanıtlarını bizlere sunuyor. İçinde doğal olarak bulunan enzimler ve bileşenler sayesinde bal, binlerce yıl geçmesine rağmen bozulmadan korunmuştu. Bu olağanüstü durum, balın zamanın etkisinden bağımsız bir besin olarak da var olabileceğini ortaya koydu. O nedenle arı varlığının korunması ve balın en doğal haliyle kalması için hem arıcıya hem sanayiciye hem de tüketiciye önemli görevler düşüyor.
45 yıldır balın ve arıların korunması için çalışıyor
Yarım asırdır arıların ve doğanın mucizevi armağanı olan balın korunması ve doğal haliyle kovandan sofralara ulaşması için çalışan Balparmak, Ar-Ge Merkezi’nde gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalarla sektöre öncülük ediyor. Balı çoğaltmak veya taklit etmek amacıyla yapılan hileleri-sahtecilikleri önlemek amacıyla geliştirdiği ileri tespit metotlarıyla uluslararası arenada adından söz ettiren Balparmak Ar-Ge Merkezi, balın yanı sıra propolis, arısütü ve arı poleni gibi katma değerli diğer arı ürünlerinin de insanlığa sunulması için pek çok ilke imza atmış bir bilim merkezi… Bugün yalnızca balın değil, tüm arı ürünlerinin sürdürülebilirlik ve fayda ekseninde değerlendirilmesine katkı sunarak bu alandaki sorumluluğunu kararlılıkla sürdürüyor. Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, “45 yıldır sektöre emek veren bir marka olarak, doğal balın hikâyesinin nesiller boyu sürmesi için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin her detayı, kalite, güven ve doğallık vizyonunun bir yansıması” diyor.
Ar-Ge’ye en çok yatırım yapan 10 şirketten biri
Turkish Time Dergisi’nin Ar-Ge 250 araştırmasına göre, gıda sektöründe Ar-Ge’ye en çok yatırım yapan 10 markadan biri olan Balparmak, 1986’da 9 metrekarelik bir odada başlayan laboratuvar serüvenini, bugün 1607 metrekarelik ve çoğu doktoralı 20 bilim insanının görev yaptığı uluslararası bir Ar-Ge merkezine dönüştürdü.
Avrupa’nın en kapsamlı dört eş değer laboratuvarlarından biri olan Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin balda yapılan sahteciliklerin önüne geçmek için geliştirdiği uluslararası geçerliliğe sahip ileri tespit metotları ise merkezin dünya çapında adının duyulmasını sağladı. Son olarak Romanya’da düzenlenen 6. Uluslararası Arı Ürünleri Kongresi’nde tanıtılan ve hileli balı 25 dakikada tespit edebilen analiz yöntemi sayesinde Balparmak, Uluslararası Bal İhtisas Komisyonu “Arı Ürünlerinin Aslına Uygunluğu ve Kompozisyonlarının Belirlenmesi” çalışma grubunun liderliği konumuna getirilmiştir.
Bal sektörünün lideri Balparmak, İSO ikinci 500 listesinde yerini aldı!
Balparmak Genel Müdür’ü Ulaş Altıparmak: “Balparmak olarak 45 yıldır doğadan ilham alıyor, bilimin gücüyle ilerliyoruz. İSO’nun en büyük sanayi kuruluşları arasında yer almamız, 45 yıllık emeğimizin; arıcılıkla iç içe geçen vizyonumuzun ve sürdürülebilir üretim gücümüzün doğal bir sonucudur. Türkiye’nin çam balı ihracatını yüzde 30 artırma potansiyeline sahip ileri analiz metodunu geliştiren, arı ürünlerini 43 ülkeye taşıyan bir marka olarak, bu başarının yalnızca bir finansal sıralama değil; sürdürülebilirlik, bilim, ihracat ve tarımsal kalkınma değerlerinin iç içe geçtiği bir marka yolculuğu olduğuna inanıyoruz.”
Doğal bal ve Türk çam balı için küresel referans noktası
Balparmak Ar-Ge Merkezi, Türk çam balına özel geliştirdiği yeni C4 analiz yöntemiyle sektörde önemli bir ilke imza attı. Çiçek balıyla aynı şekilde analiz edilemeyen çam balı için geliştirilen bu yeni yöntem, uluslararası hakemli dergilerde yayımlandı, Avrupa laboratuvarları tarafından kabul gördü ve Balparmak girişimiyle TSE standartlarına dahil edilerek tescillendi. Bu bilimsel başarı, Türkiye’nin çam balı ihracatını yaklaşık yüzde 30 artırma potansiyeli taşıyor. Balparmak, Türk balının küresel yolculuğuna öncülük etmeyi sürdürüyor.
Balparmak’ın Propolis çalışmalarına uluslararası ödül!
Balparmak Ar-Ge Merkezi, propolis üzerine gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalarla önemli bir başarıya daha imza attı. Arılar tarafından üretilen Türkiye’ye özgü kahverengi (karakavak) propoliste 126 yeni molekül tespit eden merkez, bu kapsamlı çalışmasıyla Brezilya’da düzenlenen 4. Uluslararası Propolis Konferansı’nda “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülünü kazandı. Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, bu çalışmanın sağlık, ilaç ve gıda sektörleri için önemli bir gelişme olduğunu belirterek, klinik çalışmalara geçileceğini ifade etti. Balparmak Genel Müdür’ü Ulaş Altıparmak ise Balparmak’ın inovasyonu ve bilimi merkezine alan bir araştırma merkezi olduğunu vurgulayarak, yerli propolisle üretilen yenilikçi ürünleriyle Türkiye’nin küresel pazarda güçlenmesine katkı sağlayacaklarını ifade etti.
İnovasyonla geleceğe yön veriyoruz
Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin bir diğer öne çıkan yönü ise, arısütü, arı poleni ve propolis gibi diğer arı ürünlerinin insanlığın kullanımına sunulması olduğunu vurgulayan Altıparmak, şöyle devam etti: “Ar-Ge Merkezimizde tüketicilerimizin değişen ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, yenilikçi ürünler sunuyoruz. Doğal ve fonksiyonel ürünlere olan talep doğrultusunda geliştirdiğimiz Apitera serisi, doğal bal, propolis, arı poleni ve arı sütü gibi arı ürünlerinin zenginleştirilmiş formülleriyle öne çıkıyor.” Serinin önemli ürünlerinden biri olan Apitera Propolisli Çocuk Spreyi ise, Marketing Türkiye ve YouGov iş birliğiyle gerçekleştirilen araştırmada “2024 Yılının En İnovatif Ürünü” seçildi. Ayrıca denebunu.com platformunda, 73 ilden, 1518 anne ile gerçekleştirilen Tüketici Geribildirim Anketi sonucuna göre de deneyen her 10 anneden 9’u Apitera Propolisli Çocuk Spreyini öneriyor. Bu başarılar hem bilimsel bakış açımızın hem de inovasyona verdiğimiz önemin somut bir göstergesi oldu.
Arı gibi çalıştık, birlikte başardık!
“Türk Çam Balı” coğrafi işareti ile tescillendi! - Ağustos 2025
Türk Çam Balı’nın Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaretle tescillenmesiyle değeri belgelendi ve Türk balının tüm dünyada hak ettiği değere ulaşması için önemli bir adım atılmış oldu. Bu, sorumluluğu paylaşan kurum ve paydaşların ortak emeğiyle elde edilmiş önemli bir kazanımdır. Türkiye’nin lider doğal bal markası* Balparmak olarak, bu değerli sürecin bir parçası olmaktan gurur duyuyor; ülkemizin bu kıymetli balının yerel kimliğinin korunmasını sağlayan çalışmalara katkı sunmaktan mutluluk duyuyoruz.
Ülkemize özgü bir salgı balı türü olan çam balı, dünyadaki toplam rekoltenin yaklaşık %92’siyle Ege kıyılarındaki kızılçam ormanlarında, Anadolu bal arısı tarafından üretiliyor. Hem üretim hacmi hem de ticari katkısı açısından Türkiye’nin en önemli arı ürünlerinden biri olan çam balı, ihracatta da öne çıkan bal çeşitleri arasında yer alıyor.
Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, Türk Çam Balı’nın coğrafi işaretle tescillenme sürecini şu sözlerle değerlendirdi: “Tarım ve Orman Bakanlığı Menemen Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nün öncülüğünde yürütülen bu önemli süreçte; projeyi hazırlayan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) yetkilileri ile süreci yürüten Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sertaç Dokuzlu’nun katkıları, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği (TAB) ve sektör paydaşlarının emeğiyle güçlü bir iş birliği modeli ortaya kondu. Biz de Türkiye’nin lider doğal bal markası* Balparmak olarak, bilimsel altyapımız, Ar-Ge Merkezimiz ve uzmanlık alanlarımızla bu sürece destek sunmaktan ve ülkemizin değerli bir arı ürününün korunmasına katkı sağlamaktan gurur duyuyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana arı ürünleri sektörünün gelişimine katkı sunmak, arıcılığın sürdürülebilirliğini desteklemek ve Türk balının küresel pazarda hak ettiği değere ulaşması için çalışıyoruz. Bu yaklaşımı yalnızca bir ticari hedef değil; ülkemize, doğaya ve tüm sektör paydaşlarımıza karşı taşıdığımız sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Türk balının doğallığını, güvenilirliğini ve rekabet gücünü artırmak için bilim temelli çalışmalar yürütmeye; sektöre uzun vadeli değer katacak çözümler üretmeye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.”
Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı konuyla ilgili değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı: “Üretiminin %92’si Ege kıyılarındaki kızılçam ormanlarında gerçekleştirilen Türk Çam Balı, ülkemize özgü bir değer olarak dünya çapında daha fazla tanınmayı hak ediyor. Sektörün bir paydaşı olarak uzun süredir bu hedef doğrultusunda bilimsel temelli çalışmalar yürütüyoruz. FAO ve EBRD iş birliğinde, çok paydaşlı bir yapıyla yürütülen başvuru süreci sonucunda alınan coğrafi işaret, ortak çabaların anlamlı bir çıktısı oldu. Bu sürece bilimsel bir bakış açısıyla katkı sunmaktan ve paydaşlarımızla birlikte ilerlemekten büyük mutluluk duyuyoruz.”
*Türkiye pazarı toplam bal kategorisi 2024 Nielsen Raporuna göre Ciro (TL) bazında
Balparmak Hakkında:
Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan, balın ve arı ürünlerinin doğallığını koruyarak hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, FSSC 22000 (FoodSafetySystemCertification) ve BRCGS (British RetailConsortium Global Standarts) gibi uluslararası gıda güvenliği sistemleri sertifikalarına da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci Ar-Ge Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini en az 100 parametrede analiz ediyor.
www. balparmak.com.tr
Arıcılık, kadın eliyle en verimli dönemini yaşıyor! - Ağustos 2025
Kurulduğu günden bu yana 7 bini aşkın arıcıya ulaşan Balparmak Arıcılık Akademisi, 20 kişilik Ar-Ge uzman ekibiyle İstanbul Aydos Ormanı’ndaki arıcılık faaliyetlerini yerinde inceledi. İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği’nin davetiyle gerçekleştirilen ziyarette, kadın arıcıların arı sütü üretimindeki başarılı uygulamaları gözlemlendi.
Türkiye’nin lider doğal bal markası* Balparmak tarafından 2018 yılında kurulan Balparmak Arıcılık Akademisi, bugüne kadar 7 bini aşkın arıcıya ulaşarak; arı sütü başta olmak üzere bal, polen ve propolis gibi katma değeri yüksek arı ürünlerinin hijyenik ve verimli üretimi konusunda kapsamlı eğitimler verdi. Akademi, özellikle kadınların ve gençlerin sektöre kazandırılmasını hedefleyen, sürekli öğrenmeye dayalı yapısıyla mesleğin gelişimini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için çalışıyor.
Bu vizyon doğrultusunda İstanbul Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Onur Çilenk’in özel davetiyle İstanbul Aydos Ormanı’na yapılan ziyaret, Balparmak’ın Arıcılık Akademisi kapsamında saha ile kurduğu karşılıklı öğrenmeye dayalı yapının güçlü bir örneğini oluşturdu. Balparmak Ar-Ge uzmanlarının yer aldığı buluşma, sahadaki üretim deneyimlerinin teknik bilgiyle harmanlanmasına katkı sundu. Bu gözlemler sırasında paylaşılan veriler arasında, kadın arıcıların benzersiz bir başarıyla yaklaşık iki ayda elde ettiği 10 kilogramlık arı sütü üretimi dikkat çekti. Sabır, titizlik ve uzmanlık gerektiren bu yüksek verim, kadın elinin önemini net biçimde ortaya koydu.
“Doğru bilgiyle beslenen üretim, sektörel başarıyı getirir”
İstanbul Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Onur Çilenk, saha ziyaretinde yaptığı değerlendirmede, “Her mesleğin bir akademik yönü vardır; arıcılık da ciddi bilgi ve deneyim gerektiren bir meslek. Özellikle ilkbahar aylarında kolonilere yapılan bilinçli ve planlı beslemeler, sezonun üretkenliğini belirleyen en kritik adımlardan biridir. Arı sütü gibi yüksek katma değerli ürünlerde başarı, ancak bilgiyle donatılmış ve teknik açıdan doğru planlanmış üretim süreçleriyle mümkün.” şeklinde konuştu.
“Arıcılık Akademisi kadın emeğiyle yüksek katma değerli üretimi mümkün kılıyor”
Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı arı sütünün önemini şu sözlerle ifade etti: “Arı sütü sağlıktan kozmetiğe pek çok alanda ihracat potansiyeli olan ve katma değeri yüksek bir ürün. Ancak bu ürünün üretimi uzmanlık, sabır ve hijyen gerektiriyor. Balparmak Arıcılık Akademisi olarak, kadınları mesleki bilgi ve becerileri açısından güçlendirmek amacıyla yola çıktık. Hassas el işçiliği gerektiren arı sütü üretiminde kadın emeği büyük önem taşıyor. Özellikle sabır gerektiren bu süreçte, kadınlarımızın yetenekleri sektörde gözle görülür bir fark yaratıyor. Kadınlar bu sayede hem hane ekonomisine hem de ülke ihracatına önemli katkı sağlayabilirler.”
Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, Arıcılık Akademisi’nin sektöre sağladığı katkıya ilişkin şunları ekledi: “Eğitimlerimizle, kadınların ve gençlerin bu üretimi doğru tekniklerle yapmalarını destekliyor, Türkiye’yi arı sütü üretiminde dünya pazarında öne çıkarmayı hedefliyoruz. Ülkemizde bu alanda önemli bir iş gücü açığı ve kalkınma potansiyeli bulunuyor; biz bu potansiyeli değerlendirmek isteyen kadınlarımıza açık bir çağrıda bulunuyoruz. Bu yolda birlikte yürüdüğümüz ve değerli katkılarıyla yanımızda olan İstanbul Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sayın Onur Çilenk’e de ayrıca teşekkür ederiz.”
“Oya gibi işlenen emek, arı sütünde verime dönüşüyor”
Saha ziyaretinin en dikkat çekici hikâyesi ise, Ayşe Akkaya’dan geldi. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Atom ve Moleküler Fizik ile İş Sağlığı ve Güvenliği alanlarında çift yüksek lisansı bulunan Akkaya, arıcılık mesleğine başlama hikayesini şöyle anlattı: “İkinci çocuğumun doğumu için bir süre yurt dışında bulundum. Türkiye’ye döndüğümde ise çocuklarıma daha fazla zaman ayırmak istediğime karar verdim ve bu nedenle kurumsal iş hayatıma ara verdim. Bu süreçte annem ve teyzemin arıcılıkla ilgilenmeye başladığını öğrendim. Başlangıçta onlara sadece destek oluyordum. Ancak zamanla arıcılığın doğayla iç içe, üretime dayalı yapısı beni derinden etkiledi ve bu işe başlamaya karar verdim. Özellikle teyzem, benim için çok güçlü bir rol model oldu. Tecrübesi, disiplini ve sabrıyla bana yol gösterdi. Bugün ailemle birlikte İstanbul Aydos Ormanı’ndaki arılığımızda aktif olarak arıcılık yapıyor, özellikle arı sütü üretimine odaklanıyorum.”
Bal üretimi ile arı sütü üretimi arasında önemli farklar olduğunu vurgulayan Akkaya, süreci şöyle anlatıyor:
“Bal daha sabit ve kontrollü bir süreç. Ama arı sütü çok daha yoğun bir dikkat, sabır ve el becerisi gerektiriyor. Hijyen kurallarına sıkı sıkıya uymanız şart. Arı sütü üretimi arıyla birlikte anbean çalışmayı gerektiren bir disiplin. Özellikle larva transferi, adeta oya işler gibi tane tane yapılan bir işlem... Başta arılardan korkuyordum şimdi ise bu meslekten vazgeçemem diyorum.”
Ayşe Akkaya’nın üretim yolculuğu, yalnızca kendi yaşamında bir dönüşüm yaratmakla kalmadı; arıcılığa adım atmak isteyen pek çok kadın için de ilham verici bir örneğe dönüştü. Akademik ve kurumsal geçmişi olan bir kadının arıcılıkla yeni bir profesyonel kimlik kazanması, bu mesleğe mesafeli duran birçok kadın için başlanabilir, öğrenilebilir ve sürdürülebilir bir üretim alanı olduğunun güçlü bir göstergesi oldu.
*Türkiye pazarı toplam bal kategorisi 2024 Nielsen Raporuna göre Ciro (TL) bazında
Balparmak Arıcılık Akademisi Hakkında:
Arıcılık, doğa için taşıdığı büyük önemin yanı sıra, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan kadim bir meslektir. Ancak, yaş ortalamasının 50’nin üzerine çıkması ve yeni nesillerin arıcılık mesleğine olan ilgisinin azalması, bu mesleğin geleceğini tehdit etmektedir. Bu kritik sorunu ele almak ve arıcılığın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla, Balparmak Arıcılık Akademisi 2018 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) da katkılarıyla Balparmak tarafından, Muğla’nın Ula ilçesinde kurulmuştur.
Balparmak Arıcılık Akademisi’nin temel hedefi, gençleri ve özellikle kadınları bu mesleğe kazandırmak, balın yanı sıra arı sütü, polen ve propolis gibi katma değerli ürünlerin kaliteli ve verimli üretimini artırmaktır. Akademi, bugüne kadar 7000’den fazla arıcıya ulaşmayı başarmış ve arıcılık sektöründe fark yaratacak pek çok eğitim programı düzenlemiştir.
Eğitimlerde; arı yaşamı ve biyolojisi, koloni bakımı ve yönetimi, arı hastalıkları, ana arı üretimi, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları, regülasyonlar ve nektarlı bitkiler gibi konular ele alınmaktadır. Modern arıcılık teknikleri ve bilimsel temeller ışığında daha kaliteli ve verimli üretim yapma yöntemleri öğretilmekte, sektörde karşılaşılan sorunlara çözüm sunulmaktadır.
Geçmiş yıllarda Muğla Halk Eğitim iş birliği kapsamında verilen eğitimlerde MEB onaylı sertifikalar ile tamamlanmıştır.
Balparmak Arıcılık Akademisi, sunduğu eğitim programları ve yenilikçi uygulamalarıyla arıcılık mesleğinin geleceğini güvence altına almayı hedeflemektedir. Arıcılık sektöründe kaliteli ve verimli üretimin sağlanması, yeni nesillerin bu mesleğe kazandırılması ve kadınların sektördeki varlığının artırılması sayesinde arıcılık hem ekonomik hem de ekolojik anlamda daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşacaktır.
Arı Ürünleri Sektörünün Lideri Balparmak İSO İkinci 500 Listesinde Yerini Aldı - Temmuz 2025
Türkiye’de 45 yıldır doğal balın adı olan Balparmak, doğanın mucizesiyle bilimin gücünü buluşturduğu yolculuğunda başarılarını istikrarla sürdürüyor. İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) açıkladığı “İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde yer alan Balparmak, bal ve arı ürünleri alanındaki öncülüğünü sanayi gücüyle de pekiştirmiş oldu.
45 yıl önce doğal balı hakkettiği değere ulaştıran bir marka yaratma vizyonuyla yola çıkan Balparmak, güçlü Ar-Ge yatırımlarıyla geliştirdiği ileri analiz metotlarıyla tescillediği güvenilir ve doğal balın sofralara sunulmasını bir standart haline getirerek sektördeki birçok ilke öncülük etti. Bugün Türkiye’de doğal bal denildiğinde akla gelen ilk isim olan Balparmak, yalnızca sofraların değil, sanayinin de devleri arasında yerini alıyor. İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından açıklanan “İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde yer alan Balparmak (Altıparmak Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.), hem ekonomik hem de sektörel büyümesini tescilledi.
Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “Balparmak olarak 45 yıldır doğadan ilham alıyor, bilimin gücüyle ilerliyoruz. İSO’nun belirlediği Türkiye’nin büyük sanayi kuruluşları arasında yer almamız, 45 yıllık emeğimizin; arıcılık mesleği ile iç içe geçen vizyonumuzun ve sürdürülebilir üretim gücümüzün doğal bir sonucudur. Bugün Türkiye’nin çam balı ihracatını yüzde 30 artırma potansiyeline sahip ileri analiz metodunu geliştiren, ürünlerini 43 farklı ülkenin sofralarına taşıyan bir marka olarak, bu başarının bir finansal sıralamadan öte; sürdürülebilirlik, bilim, ihracat, kalite, tarımsal kalkınma ve Balparmak Severler olarak isimlendirdiğimiz tüketicilerimizle aramızdaki güçlü bağın kesişiminde doğan bir marka yolculuğu olduğuna inanıyoruz.”
Balparmak Mali İşler Direktörü Kerem Ekinci ise şirketin İSO İkinci 500 listesinde yer almasının; güncel teknolojilerle desteklenen güçlü finansal altyapısı, sürdürülebilirlik odağı ve veriye dayalı yönetim yaklaşımı sayesinde kurumsal düzeyde yarattığı değerin somut bir göstergesi olduğunu vurguladı. Ekinci açıklamasında, “Etkin kaynak kullanımı, finansal disiplin ve uzun vadeli bakış açımızla büyümeyi yalnızca sayısal verilerle değil, yapısal ve kültürel bir dönüşümle birlikte sürdürüyoruz.” dedi.
Türkiye’den dünyaya uzanan doğal bir başarı öyküsü
Türk Çam Balı başta olmak üzere, Türkiye’nin bal ve arı ürünlerini dünyaya tanıtan Balparmak, bugün Almanya’dan Amerika’ya kadar 43 farklı ülkeye ihracat yapıyor. Bu ihracat başarısı, ürünlerinin kalite değerinin yanı sıra, Balparmak’ın Türkiye’yi uluslararası arenada güçlü temsilinin de somut bir göstergesi.
Balparmak’ın bu başarısının arkasında, doğanın mucizesi, arıların emeği ve bilimin gücünü bir araya getiren bir yaklaşım var. Türkiye’de arı ürünleri alanında öncü olan Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin katkısı da oldukça büyük. Arı ürünleri konusunda dünyanın sayılı bilim merkezlerinden biri olarak kabul edilen merkezde, uluslararası başarılara imza atılıyor. Her kavanoz balın doğallığı ve saflığı ileri analizlerle belgeleniyor ve sofralara güvenle ulaştırılıyor.
Balparmak aynı zamanda, Balparmak Arıcılık Akademisi aracılığıyla arıcılık mesleğinin gelişimine ve sürdürülebilirliğine doğrudan katkı sağlıyor. Arıcılığı daha verimli ve sürdürülebilir hale getiren bu yapı, yalnızca üreticiyi değil, içinde yaşanılan doğayı da gözeten bir yaklaşım benimsiyor. Arıcılara verilen akademik düzeydeki eğitimler uzun vadeli bir değer zinciri oluşturulurken, ekosistemin korunmasına da hizmet ediliyor.
Balparmak Hakkında:
Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan, balın ve arı ürünlerinin doğallığını koruyarak hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, FSSC 22000 (FoodSafetySystemCertification) ve BRCGS (British RetailConsortium Global Standarts) gibi uluslararası gıda güvenliği sistemleri sertifikalarına da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci AR-GE Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini en az 100 parametrede analiz ediyor.
Dünya Standartlarında Bir Bilim Merkezi - Temmuz 2025
Balparmak AR-GE Merkezi, Dünya Arıcılık Sektörüne Yön Veriyor
Yarım asırdır arıların ve doğanın mucizevi armağanı olan balın korunması ve doğal haliyle sofralara ulaşması için çalışan Balparmak, AR-GE Merkezi’nde gerçekleştirdiği bilimsel araştırmalarla arı ürünleri sektörüne öncülük ediyor. Taklit ve tağşiş sorununu önlemek amacıyla geliştirdiği tespit metotlarıyla uluslararası arenada adından söz ettiren Balparmak AR-GE Merkezi, fonksiyonel faydaya sahip tüm arı ürünlerinin hakkettiği değere taşınması ve insanlığın faydasına sunulması için pek çok ilke imza atmış bir bilim merkezi.
Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, “45 yıldır sektöre emek veren bir marka olarak, doğanın mucizesi, arıların emeği ve arıcıların fedakarlığıyla süren bu doğal iş birliğini korumanın ve gelecek nesillere taşımanın sorumluluğu ile hareket ediyor, bu amaç için dünya çapında önem taşıyan bilimsel çalışmalar hayata geçiriyoruz” diyor.
Doğanın en mucizevi ürünlerinden biri bal. Hiçbir dış müdahaleye maruz kalmadığı sürece binlerce yıl doğallığını kaybetmeden kalabilen bu gıda maddesi, hiç kuşkusuz kendisi kadar mucizevi bir canlı olan arılar tarafından on binlerce yıldır aynı yöntemlerle üretiliyor. Mısır piramitlerinde, milattan öncesindeki döneme tarihlenen ve Mısır Firavunu Tutankhamun’un mezarında bulunan bal küpleri, bu doğal döngünün en eski kanıtlarını bizlere sunuyor. Balın içinde doğal olarak bulunan enzimler ve bileşenler onu yüzyıllarca koruyabildi. Bu olağanüstü durum, balın zamanın etkisinden bağımsız bir besin olarak da var olabileceğini ortaya koydu. O nedenle arıların yaşaması ve balın en doğal haliyle kalması için hem arıcıya hem sanayiciye hem de tüketiciye önemli görevler düşüyor.
45 yıldır doğal balın, arıcılığın ve arıların korunması için çalışıyor
Yarım asırdır arıların ve doğanın mucizevi armağanı olan doğal balın korunması ve doğal haliyle kovandan sofralara ulaşması için çalışan Balparmak, AR-GE Merkezi’nde gerçekleştirdiği bilimsel araştırmalarla da sektöre öncülük ediyor. Baldaki hile ve sahteciliği önlemek amacıyla geliştirdiği metotlarla uluslararası arenada adından söz ettiren Balparmak AR-GE Merkezi, diğer arı ürünlerinin de insanlığın faydasına sunulması için pek çok ilke imza atmış bir bilim merkezi…
Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, “45 yıldır sektöre emek veren bir marka olarak, doğanın mucizesi, arıların emeği ve arıcıların fedakarlığıyla süren bu doğal iş birliğini korumanın sorumluluğu ile hareket ediyoruz” diyor.
Turkish Time Dergisi’nin AR-GE 250 araştırmasına göre, Türkiye’de gıda şirketleri arasında AR-GE’ye en çok yatırım yapan 10 markadan biri olan Balparmak, 1986 yılında bir kişi ile 9 metrekarelik bir odada kurduğu laboratuvarını bugün, çoğu doktoralı 20 bilim insanının uluslararası seviyede buluşlar gerçekleştirdiği 10 milyon dolarlık teknolojik altyapıyla 1607 metrekarelik kapalı alana sahip kapsamlı bir merkez haline getirmeyi başardı.
Bugün Avrupa’nın en kapsamlı dört eşdeğer laboratuvarlarından biri olan Balparmak AR-GE Merkezi’nin balda yapılan sahteciliklerin önüne geçmek için geliştirdiği uluslararası geçerliliğe sahip ileri tespit metotları ise merkezin dünya çapında adının duyulmasını sağladı. Geçtiğimiz yıl Romanya’da düzenlenen 6. Uluslararası Arı Ürünleri Kongresi’nde bal ve diğer arı ürünlerinde taklit - tağşişin belirlenmesine yönelik geliştirdiği metotları açıklayan ve hileli balı 25 dakikada tespit edebilen analiz yöntemi sayesinde Balparmak, Uluslararası Bal İhtisas Komisyonu “Arı Ürünlerinin Aslına Uygunluğu ve Kompozisyonlarının Belirlenmesi” çalışma grubunun liderliği konumuna getirilmiştir.
Balın rengine, kokusuna ya da görüntüsüne bakarak doğal mı yoksa hileli mi olduğunun anlaşılamayacağını vurgulayan Ulaş Altıparmak, “Baldaki hileyi tespit etmenin tek yolu, detaylı analizden geçiyor. Bizim odağımızda insan ve doğayı korumak var. Sektörün gelişimi adına ortaya koyduğumuz tüm çalışmalar da bu odağımızın bir yansıması. AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve alanında uzman mühendis ile doktoralı bilim insanlarından oluşan güçlü insan kaynağımızla geliştirdiğimiz çalışmalar sayesinde dünya çapında bilimsel başarılara imza atıyoruz. Balı çoğaltmak veya taklit etmek amacıyla bala ilave edilen her türlü şeker şurubunu, boyar maddeleri ve katkı maddelerini 25 dakika içinde tespit edebiliyoruz. Apitera markamızın çatısı altında tüketici beğenisine sunduğumuz farklı fonksiyonel özelliklere sahip doğal arı ürünleri ile günlük yaşamlarında konfor sunuyoruz. AR-GE merkezimizin bu önemli çalışmaları bilir kurumu olma hedefi yolunda attığı önemli adımlardır. Tüm dünyada ses getiren sayısız başarılara imza attığı için Balparmak AR-GE Merkezini tüm bilim dünyası tanıyor diyebiliriz. Bu, ülkemiz adına gurur verici bir durum” şeklinde konuştu.
Doğal bal ve Türk Çam Balı için küresel referans noktası
Balparmak AR-GE Merkezi’nin geliştirdiği bir diğer önemli metot ise, C4 şeker oranı olarak da adlandırılan analiz metodu… Bu metot uluslararası laboratuvarlar tarafından tüm ballara uygulanmakta ancak ülkemize özgü çam balına uygulandığında yanlış pozitif değer vererek çam balımızın doğal olmadığı yönünde sonuç veriyordu.
Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin uluslararası iş birliğiyle yürüttüğü ve dört yıllık saha çalışmalarını da içeren proje kapsamında, Türk Çam Balına özgü C4 metodunu geliştirerek ihracatın kapılarını açtıklarını belirten Ulaş Altıparmak, “Tüm dünyanın çam balı rekoltesinin %95’i Türkiye’den elde ediliyor. Bu ülkemiz için çok büyük bir şans; Türk Çam Balı, Türkiye’nin ihracatının önünü açabilecek önemli ve ülkemize özgü endemik bir salgı balı çeşididir. Çam balının, çiçek balında kullanılan analiz yöntemiyle incelenemeyeceği gerçeğinden yola çıkarak geliştirilen yeni C4 analiz metodu, uluslararası hakemli dergilerde yayınlandı ve dünya genelinde laboratuvarlarca kabul gördü. Bu yöntem, Avrupa’nın Türk Çam Balını kabul etmesinin önemli bir anahtarı oldu. Bu durum Türkiye’nin çam balı ihracatını yaklaşık yüzde 30 artırma potansiyeline sahip. Yeni C4 analiz metodu, TSE standartlarına dahil edilerek tescillendi ve ülkemizin çam balı ihracatında yeni bir dönemin kapılarını açtı. Balparmak olarak Türk balının küresel yolculuğuna öncülük etmeyi sürdürüyoruz” dedi.
Propolis konusundaki bilimsel çalışmalarına uluslararası ödül!
Son yıllarda, arının ürettiği katma değerli ürünlerden biri olan propolis üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla adından söz ettiren Balparmak AR-GE Merkezi, yapılan araştırmalar sonucunda doğanın mucizesi olarak bilinen, arılar tarafından üretilen propolisin DNA’sını çıkararak; Türkiye’ye özgü kahverengi (karakavak) propolisin içinde tam 126 molekül tespit etti.
Propolisin, doğanın insana sunduğu en değerli armağanlardan biri olduğunun altını çizen Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, “Propolisin üretimini destekleyerek sürdürülebilirliğini sağlamak, yeni ürünler geliştirmek ve kaliteli yaşamda önemini belirlemek için tüm bilgi ve teknolojimizi seferber ediyoruz. Balparmak AR-GE Merkezi’nde yaptığımız son araştırmalarda kahverengi propolisin içinde, 126 farklı özellikte molekül tespit ettik. Bu yıl, Brezilya’nın Sao Paulo eyaletine bağlı Ribeirão Preto şehrinde gerçekleşen ve 24 ülkeden toplamda 54 bilimsel sunumun yapıldığı Uluslararası Propolis Konferansı’nda Brezilya Sao Paolo Üniversitesi tarafından “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülüne layık görüldük. Bu kadar geniş kapsamda bir çalışma dünyada ilk defa yapıldı. Bu çalışmamız sağlıktan, ilaca ve gıdaya kadar birçok sektör için önemli bir gelişme. Ekibimiz şimdi klinik çalışmalara hazırlanıyor. Tespit edilen moleküllerin ne tür etki gösterdiği ise bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak” dedi.
Elde edilen bilimsel başarıların Türkiye adına gurur verici olduğunu belirten Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, AR-GE Merkezinde, çoğu doktora derecesine sahip 20 bilim insanının yeni buluşlar ortaya koymak için var güçleriyle çalıştıklarını söylüyor. Balparmak’ın sadece bir marka değil, aynı zamanda inovasyon ve bilim odaklı bir araştırma merkezi olduğuna değinen Altıparmak, “Bilimsel temelli yaklaşımlar sayesinde, Türkiye’nin propolis üretiminde küresel pazarda daha güçlü bir konuma gelmesine katkı sağlayacağız. Ayrıca, arıcılık mesleğiyle uğraşan üreticilerimizin uluslararası standartlara uygun üretim yapmalarını teşvik ederek, sektörde sürdürülebilir büyümeyi destekleyeceğiz” dedi.
“İnovasyonla geleceğe yön veriyoruz”
Balparmak AR-GE Merkezi’nin bir diğer öne çıkan yönü ise, diğer arı ürünlerinin insanlığın kullanımına sunulması olduğunu vurgulayan Altıparmak, şöyle devam etti: “AR-GE Merkezimizde tüketicilerimizin değişen ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, yenilikçi ürünlerle de imza atıyoruz. Doğal ve fonksiyonel ürünlere olan talep doğrultusunda geliştirdiğimiz Apitera serisi, doğal bal, propolis, arı poleni ve arı sütü gibi arı ürünlerinin zenginleştirilmiş formülleriyle öne çıkıyor.” Serinin önemli ürünlerinden biri olan Apitera Propolisli Çocuk Spreyi ise, Marketing Türkiye ve YouGov iş birliğiyle gerçekleştirilen araştırmada “2024 Yılının En İnovatif Ürünü” seçildi. Ayrıca denebunu.com platformunda, 73 ilden, 1518 anne ile gerçekleştirilen Tüketici Geribildirim Anketi sonucuna göre de deneyen her 10 anneden 9’u Apitera Propolisli Çocuk Spreyini öneriyor. Bu başarılar hem bilimsel bakış açımızın hem de inovasyona verdiğimiz önemin somut bir göstergesi oldu.
“Doğanın armağanı: Arılardan sofralara doğal balın eşsiz hikayesi Balparmak ile güvence altında”
Doğanın eşsiz mimarları olan arılar, çiçekten çiçeğe dolaşırken bitkilerin tozlaşmasına olan önemli katkılarıyla doğal hayatı canlı tutarlar. Polen taşıyarak doğaya hayat veren bu küçük canlıların mucizesi ise sabır ve emekle ürettikleri o altın değerindeki damlalarda gizlidir. Bal… Bu eşsiz doğal lezzet, arıların insanlığa sunduğu paha biçilemez bir armağandır. Arıcılar bu değerli sürecin en kıymetli parçasıdır. Arıcılar, arılarla kurdukları bu eşsiz ortaklıkla bir ata yadigârı olan arıcılık mesleğini yaşatmaya devam ediyorlar. Balparmak da bu eşsiz ve doğal iş birliğinin mirasını saygıyla devralıyor, doğanın mucizelerini arıların emeği ve arıcıların fedakarlığıyla birleştirerek doğallığını koruyarak sofralara taşıyor. Balın, doğadan başlayan ve sofralara uzanan bu eşsiz yolculuğunu özenle takip ediyor, her bir kavanoz bal, doğal sürecinden ileri bilimsel yöntemlerle tahlil edilerek tüketicilerle buluşuyor. Ulaş Altıparmak, “Doğal balın hikâyesinin nesiller boyu sürmesi için tüm gücümüzle çalışıyoruz” diyerek, Balparmak AR-GE Merkezi’nin her detayının, kalite, güven ve doğallık vizyonunun bir yansıması olduğunun altını çiziyor.
60 Bin Arı Gücünde Bir Hayal: Minik Eller Doğa İçin Çiziyor - Mayıs 2025
Balparmak, Migros ve TEMA Vakfı’ndan
çocuklara özel farkındalık projesi:
"Doğa İçin Arı Gibi Düşün"
Türkiye’nin lider bal markası* Balparmak, Migros ve TEMA Vakfı iş birliğiyle hayata geçirilen "Doğa İçin Arı Gibi Düşün" farkındalık projesiyle Dünya Arı Günü’nü kutluyor. 30 Haziran’a kadar devam edecek proje kapsamında, çocukların çizdiği resimler fidana dönüşerek bir hatıra ormanı oluşturacak.
Yaklaşık 100 milyon yıldır yeryüzünde var olan arılar, ekosistemin ve gıda üretiminin vazgeçilmez bir parçası. Dünyadaki gıda maddelerinin yüzde 90'ı, üreyebilmek için başta arılar olmak üzere tozlayıcı canlılara ihtiyaç duyuyor. Gıda olarak tükettiğimiz bitkilerin yüzde 75’inde ise ürün miktarı ve kalitesi, arılar gibi tozlayıcılara bağlı. Dünya tarım üretiminin yüzde 35’i, bu tozlaşma süreci sayesinde gerçekleşirken; kahve, domates, elma ve havuç gibi bazı bitki türleri ise tamamen arıların tozlaşma faaliyetlerine bağımlı. Ancak iklim değişikliği, tarımsal zehirler ve su kirliliği gibi faktörler, arı popülasyonlarını tehdit ediyor. Bu durum hem arıların varlığı hem de gıda güvenliği açısından ciddi bir risk oluşturuyor.
Arılar varsa gelecek var
Arıların ürünü olan bal, dünya üzerinde bozulmadan uzun süre saklanabilen nadir besinlerden biri. Ancak arıların azalması, bu değerli besin kaynağından da mahrum kalmamıza neden oluyor. Arıların korunması sadece doğa için değil, insanlığın geleceği için de hayati önem taşıyor. Bu nedenle doğal ekosistemlerin korunması ve sürdürülebilir tarım yöntemlerinin yaygınlaşması ve arıların yaşam alanlarının korunması büyük önem taşıyor.
Arıların ekosistem ve tarım üzerindeki kritik rolüne dikkat çekmek amacıyla her yıl 20 Mayıs’ta "Dünya Arı Günü" kutlanıyor. Bu özel gün kapsamında, arıların ekosistem dengesi ve gıda güvenliği açısından taşıdığı yaşamsal öneme dair farkındalık çalışmaları gerçekleştiriliyor.
Minik ellerin çizimleri hatıra ormanına dönüşüyor
Türkiye’nin 1 numaralı, dünyanın ise sayılı doğal bal markalarından olan Balparmak, Migros ve TEMA Vakfı iş birliğinde, arıların doğa ve insanlık için taşıdığı hayati öneme dikkat çekmek amacıyla "Doğa İçin Arı Gibi Düşün" kampanyasını başlattı.
Dünya Arı Günü kapsamında hayata geçirilen kampanyada çocuklar, hayal güçlerini doğayla buluşturuyor; çizdikleri resimler fidana dönüşüyor. Çocuklardan gelen çizimler için Balparmak, TEMA Vakfı’na fidan bağışında bulunuyor. Böylece minik ellerin çizimleri, geleceğe nefes olacak bir hatıra ormanına dönüşüyor.
Balparmak, bu kampanyayla çocukların doğaya duyarlı bireyler olarak gelişimine katkı sağlamayı hedeflerken, aynı zamanda arıların ekosistemdeki hayati rolü konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
"Doğaya duyarlı nesillerin yetişmesine katkı sunmak, en önemli sorumluluklarımızdan biri"
Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Dünya Arı Günü kapsamında hayata geçirilen projeye ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Dünya Arı Günü yalnızca doğanın mucizevi canlıları olan arılar için değil; sürdürülebilir bir gelecek için hepimiz adına da büyük önem taşıyor. Arılar yalnızca bal üretmez; doğanın dengesini, tarımsal üretimin devamlılığını ve gıda zincirimizin güvenliğini sağlayan en hayati canlılardan biridir. Bugün dünyadaki çiçekli bitkilerin yaklaşık yüzde 90’ı arıların tozlaşmasıyla çoğalıyor. Düşünün ki bir işçi arı, tüm hayatı boyunca yalnızca bir çay kaşığının ucu kadar bal üretebiliyor. Bir kilogram bal üretmek için arılar toplamda yaklaşık 240 bin kilometre – yani dünyanın çevresini altı kez dolaşacak kadar – yol kat ediyor. Üstelik bu kıymetli canlılar en fazla 45 gün yaşıyor. Balparmak olarak biz de 45 yıldır bu mucizevi canlıların emeğini korumayı ve doğayla başlayıp sofralara ulaşan bu kıymetli yolculukta tüketicilerimize doğal balı ulaştırmayı görev edindik. Bu sorumlulukla Migros ve TEMA Vakfı iş birliğinde hayata geçirdiğimiz ‘Doğa İçin Arı Gibi Düşün’ projesiyle çocuklarımızın hayal gücünü doğa sevgisiyle buluşturuyoruz. Çocukların çizdiği resimlerin fidana dönüştüğü bu anlamlı farkındalık projesi sayesinde, hem doğaya somut bir katkı sağlıyor hem de geleceğin doğaya duyarlı bireylerinin yetişmesine destek oluyoruz. Arının ve doğanın izinden gitmek, bizim için sadece bir iş değil, bir yaşam biçimidir.”
"Arılar doğanın vazgeçilemez parçalarıdır"
Arıların ekosistemdeki yaşamsal rolüne dikkat çekmeyi amaçlayan projenin paydaşlarından TEMA Vakfı, bu alanda uzun yıllardır sürdürdüğü çalışmalarla projeye katkı sunuyor. Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, projeye ilişkin değerlendirmesinde, "Doğada her şey birbirine bağlı; arılar da bu büyük döngünün vazgeçilmez parçalarından biri. Bir kovanda yaklaşık 60 bin arı yaşıyor. Arılar yalnızca sofralarımızda yer alan balın üreticileri değil, doğanın devamlılığı açısından çok önemli görevleri olan minik kahramanlardır." ifadelerinde bulundu.
TEMA Vakfı olarak arının doğadaki bu yaşamsal rolüne uzun yıllardır dikkat çektiklerini belirten Ataç, "Arıcılığı, kırsal kalkınmanın önemli bir parçası olarak görüyoruz; özellikle vakfımızın kuruluş yıllarında Kafkas arısı üzerine yürüttüğümüz çalışmalarla bu alandaki sorumluluğumuzu ortaya koymuştuk. O günlerden bu yana, 7’den 70’e herkesin dikkatini doğaya yöneltmeyi amaçlayan farkındalık projelerimize devam ediyoruz. 2019’da Millî Eğitim Bakanlığı ve Balparmak iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz 'Arılar Varsa Yarınlar Var' projesiyle 54 ilde 71 bin 200 kişiye ulaştık. Bugünse aynı inançla çocukların hayal gücünü doğayla buluşturan yeni bir projeye imza atıyoruz. Çocuklar, ‘Sen 60 bin arı gücünde olsaydın, dünyamızı güzelleştirmek için ne yapardın?’ sorusuna çizimleriyle yanıt veriyor; bu çizimleri fotoğraflayıp www.dunyaarigunu.com adresine yüklüyorlar. Böylece minik ellerin yaptığı çizimler toprakla buluşarak fidana dönüşüyor ve bir hatıra ormanı oluşturuyor. Bu fidanların büyüyüp arılara yeniden yaşam alanı ve gıda olmasını diliyor, her çocuğun emeğini doğaya bir iz olarak bırakmasından büyük heyecan duyuyoruz." şeklinde konuştu.
"Doğa İçin Arı Gibi Düşün" farkındalık projesi, biyolojik sistemin gücünü, çocukların hayal dünyası ile buluşturuyor. Bu sayede, doğanın en çalışkan canlıları olan arılarla çocuklar arasında güçlü ve kalıcı bir bağ kuruluyor.
*Türkiye pazarı toplam bal kategorisi 2024 Nielsen Raporuna göre Ciro (TL) bazında
Balparmak Hakkında:
Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan, balın ve arı ürünlerinin doğallığını koruyarak hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, FSSC 22000 (FoodSafetySystemCertification) ve BRCGS (British RetailConsortium Global Standarts) gibi uluslararası gıda güvenliği sistemleri sertifikalarına da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci AR-GE Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini en az 100 parametrede analiz ediyor.
TEMA Vakfı Hakkında
TEMA, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, iki doğa sevdalısı, Toprak Dede merhum Hayrettin Karaca ve Yaprak Dede merhum A. Nihat Gökyiğit tarafından 1992’de kuruldu. Erozyon ve çölleşmeyle mücadele eden Vakıf, başta toprak olmak üzere tüm doğal varlıkların korunması için toplumsal duyarlılığı ve farkındalığı artırmak, koruyucu çözümler üretmek ve bu mücadelenin devlet politikası haline gelmesine katkı sağlamak amacıyla çalışan bir sivil toplum kuruluşudur. Türkiye’nin 81 ilinde 1 milyon 200 bini aşkın gönüllüsüyle faaliyet gösteren Vakıf bugüne kadar; 42 milyondan fazla fidanı toprakla buluşturdu, 700 milyon meşe palamudu ekti. Doğa eğitimleri ve farkındalık çalışmalarıyla 7 milyonu aşkın öğrenciye ulaştı. Çevre seminerleri, eğitim programları, projeler ve eğitim portalları aracılığıyla 280 binden fazla öğretmene ve 35 bini aşkın kamu görevlisine ulaştı. Çevreyle ilgili 100’e yakın kitabı kamuoyuna kazandırdı. 2012 yılında Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sekretaryası önderliğinde dünyada ilk kez verilen Yaşam İçin Toprak | Land for Life ödülünü ilk kazanan oldu.
Türk Balını 43 Ülkeye Ulaştıran Balparmak,
İhracat Birincisi Oldu! - Mayıs 2025
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, 2024 yılı bal ihracatında gösterdiği üstün performansla, İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği tarafından “Balın Yurt Dışına İhracatında Birincilik” ödülüne layık görüldü. 2024 yılında bal üretiminde dünya lideri olan Çin’in yanı sıra, Hong Kong, Güney Kore, Azerbaycan, Ürdün, Yemen, Katar, Kuveyt gibi ülkeleri ihracat ağına ekleyen marka, bu pazarlardaki yeni iş birlikleri ile küresel çapta büyümesini sürdürüyor.
Balparmak AR-GE Merkezi’nde geliştirilen yeni analiz metotları ile Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki uzmanlığına katkı sağlayan Balparmak, özellikle Türkiye’ye özgü çam balının dünyada tanınmasına öncülük ediyor.
Dünya bal pazarı; 1,8 milyon ton üretimle 9,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Pazarın büyüme hızını artırarak, 2031 yılında 14 milyar doları aşması beklenirken; bal üretiminde dünya ikincisi olan Türkiye de bal ve diğer arı ürünleri ihracatında yükselişini sürdürüyor. Resmi verilere göre, yaklaşık 9,3 milyon arı kolonisi ile 114 bin ton bal üretimi gerçekleştiren ülkemiz, bal ihracatından yaklaşık 32 milyon dolarlık döviz girdisi elde etti.
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, geliştirdiği yeni analiz metotları ile doğal Türk balının dünyaca kabul görmesini sağlayarak geçtiğimiz yıl ihracat ağını genişletti ve bal üretiminde lider olan Çin başta olmak üzere Hong Kong, Güney Kore, Ürdün, Yemen, Katar, Kuveyt, Azerbaycan, Kosova, Kuzey Makedonya, Karadağ ve ABD pazarlarına giriş yaptı
Küresel Pazarda Türk Balının Yıldızı: Balparmak
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, doğadan aldığı ilhamla, sürdürülebilir üretim ilkeleri doğrultusunda çalışarak Türk balının dünyadaki marka elçisi olmaya devam ediyor. 2024’teki ihracat başarısıyla bir kez daha bu alandaki öncülüğünü kanıtlayan marka, Türkiye İhracatçılar Birliği bünyesinde faaliyet gösteren İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği (İSHİB) tarafından yapılan 2024 yılı ihracat performans değerlendirmesinde, bal kategorisinde en yüksek ihracat hacme ulaşan firma olarak birincilik ödülüne layık görüldü. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı ve üst düzey yetkililerinin katılımıyla Türkiye İhracatçılar Meclisi merkezinde gerçekleştirilen ödül töreninde, Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak’a ödülünü, İSHİB Başkanı Müjdat Sezer verdi.
Altıparmak törende yaptığı konuşmada, şirketin sadece balda değil, propolis, arı sütü ve polen gibi katma değerli diğer arı ürünleri kategorisinde de yurt dışı pazarlarda büyüme kaydettiklerini vurgulayarak, “Türkiye’nin doğal bal zenginliğini ve AR-GE gücümüzü dünyaya taşıyoruz. Arı ürünleri grubunda inovatif ürünlerle kategorimizi genişletiyor; tüketicilerimize farklı fonksiyonel özelliklere sahip takviye edici çözümler sunuyoruz.” dedi.
Altıparmak: “Bugün burada, ülkemizin doğal zenginliklerinden biri olan balı dünyanın dört bir yanına ulaştırma çabamızın takdir edilmesinden büyük bir onur duyuyorum. Bu anlamlı ödül için İSHİB’e içten teşekkür ederim. 2024 yılında Türkiye’nin bal ihracatında en yüksek hacme ulaşan firması olarak bu ödüle layık görülmek, bizler için yalnızca bir gurur kaynağı değil; aynı zamanda sorumluluğumuzu da artıran önemli bir kilometre taşıdır. Doğal ve yüksek kaliteli ürünlerimizi 43 ülkeye ulaştırırken, Türk balının küresel pazardaki bilinirliğini artırma hedefiyle yola çıktık. Almanya, Singapur, Japonya, Hong Kong, Amerika, İngiltere ve Katar gibi pazarlarda elde ettiğimiz başarılar, bu vizyonun somut bir yansımasıdır. Bu başarıda emeği geçen tüm Balparmak ailesine, iş ortaklarımıza ve bize her zaman güvenen tüketicilerimize sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye’nin balını dünyaya tanıtmaya, daha nice başarı hikayeleri yazmaya kararlılıkla devam edeceğiz.” diye konuştu.
Balparmak, Çin’in En Büyük E-Ticaret Platformu Tj Mall’da Yerini Aldı
Çin’in en büyük e-ticaret platformlarından TJ Mall’da ürün satışına başladıklarını kaydeden Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, “Yeni pazarlara açılma çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Hong Kong’da Apitera Sprey Kids ve Adults ürünlerimizin lansmanını gerçekleştirdik. 2025 yılının ocak ayında ise Balparmak ballarımız raflardaki yerini aldı. Güney Kore’de de yine Apitera serimizle pazara giriş̧ yaptık. Apitera Zen, Up ve Mind ürünlerini Güney Kore tüketicileriyle buluşturduk. Bu adım, markamızın küresel çapta büyüme hedefi için önemli bir kilometre taşı oldu” dedi.
Altıparmak, Balparmak’ın iyi yaşam markası Apitera’nın uluslararası büyüme vizyonunun da altını çizdi. Altıparmak: “2026 yılı için Apitera markalı ürünlerimiz ile özellikle Avrupa ve Orta Doğu'da büyüme hedefliyoruz. Avrupa’da ulusal market zincirleriyle iş birlikleri kurmak, Orta Doğu’daki seçili ülkelerde stratejik ortaklıklar geliştirmek önceliklerimiz arasında.”
Avrupa ve Kuzey Amerika’da Genişleme Devam Ediyor
İngiltere, İrlanda ve Almanya’da yapılan anlaşmalarla Balparmak ürünlerinin tüketicilerle buluştuğunu anlatan Altıparmak, ABD’de yerel mağazalarına, Kanada’da ise Toronto’daki 300’e yakın noktaya dağıtım yapmaya hazırlandığını kaydetti. Altıparmak, “Böylece Kuzey Amerika’daki varlığımızı güçlendirmiş olacağız. Avrupa’da ise yakın ülkeler Kosova, Kuzey Makedonya ve Karadağ’a sevkiyatlara başladık. Azerbaycan’da marka olarak oldukça aktifiz. Ürdün ve Yemen’de 400’e yakın eczane ve havalimanı mağazasında ürünlerimiz bulunuyor. Katar’da Al Meera marketlerinde ürünlerimiz listelenmiş̧ durumda. 2025 yılı itibarıyla da Lulu, Carrefour, Al Meera ve Monoprix gibi büyük perakende zincirlerinde de yer alacağız. Kuveyt’te ise Lulu marketlerinde listelenmek üzere anlaşmalar sağlandı. Bu gelişmeler, Balparmak'ın küresel büyüme stratejisinin emin adımlarla gerçekleştirildiğinin bir göstergesi” şeklinde konuştu.
2025 Hedefi Küresel Yayılımı Hızlandırmak
2025 yılında ihracat haritasını daha da genişletmeyi hedeflediklerini vurgulayan Altıparmak, bu konudaki çalışmalar hakkında: “Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek ve ABD Amazon gibi büyük pazarlara yönelik çalışmalarımız sürüyor. Balparmak AR-GE Merkezi’nde geliştirdiğimiz analiz metotları sayesinde dünya genelinde güvenilirliğimiz ve bilinirliğimiz arttı. Balparmak AR-GE merkezimizde dört yıl süren yoğun çalışmalar ile geliştirdiğimiz yeni C4 analiz metodu, Avrupa’nın Türk çam balına olan bakışını değiştirdi. Muğla, Aydın ve Marmaris bölgelerinde yoğun olarak üretilen çam balı, yurtdışında büyük ilgi görüyor. Bugüne kadar AR-GE merkezimize 10 milyon doları aşan yatırımlar yaptık. Bir salgı balı olan çam balının, çiçek balı analiz yöntemiyle incelenemeyeceği tespitinden yola çıkarak Balparmak AR-GE Merkezimizin çam balına özel olarak geliştirdiği yeni C4 analiz metodu, uluslararası hakemli dergilerde yayınlandı ve dünya genelinde laboratuvarlarca kabul gördü. Baldaki taklit ve tağşişle mücadelede önemli bir araç olan bu yöntem, Türkiye’nin çam balı ihracatını yaklaşık yüzde 30 artırma potansiyeline sahip. Yeni C4 analiz metodu, TSE standartlarına dahil edilerek resmileşmiş ve dünya çam balı üretiminin yüzde 92’sini karşılayan Türk Çam Balının ihracatında yeni bir dönemin kapılarını açmıştır. Balparmak olarak, doğal ürünlerimizi dünyanın dört bir yanına ulaştırmaya devam ediyoruz. Uluslararası arenada ülkemiz adına elde ettiğimiz başarılar, küresel pazarlardaki gücümüzü artırırken, yeni pazarlara girişimizin de önünü açıyor.” diye konuştu.
Balparmak Hakkında:
Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan, balın ve arı ürünlerinin doğallığını koruyarak hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, FSSC 22000 (FoodSafetySystemCertification) ve BRCGS (British RetailConsortium Global Standarts) gibi uluslararası gıda güvenliği sistemleri sertifikalarına da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci AR-GE Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini en az 100 parametrede analiz ediyor.
Gastronomi Dünyasının Önde Gelen İsimleri, Balparmak İle “Türk Balının Lezzet Haritası”Nı Çıkardı - Nisan 2025
Türkiye’nin gastronomi atlasında yepyeni bir sayfa açıldı
Arıların ve arıcıların doğal iş birliğiyle ülkemizin dört bir yanından özenle toplanan balları 45 yıldır doğallığını koruyarak tüketicilerle buluşturan Balparmak, Türkiye'nin bal zenginliğini dünyaya tanıtıyor.
Gastronomi dünyasının önde gelen isimleri “Türk Balının Lezzet Haritası”nı çıkarmak üzere Balparmak Kampüsü'nde bir araya geldi. Katılımcılar etkinlikte, dünyaca ünlü İtalyan Arı Bilimci ve Bal Tadım Uzmanı ve Duyusal Analiz Eğitmeni Raffaele Dall’Olio’dan farklı tat profillerini ayırt etme ve balın duyusal zenginliğini değerlendirme konusunda eğitim aldı.
Türkiye, sahip olduğu eşsiz coğrafi zenginlik ve iklim çeşitliliği sayesinde, bal üretiminde hem miktar hem de kalite açısından dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alıyor. Yaklaşık 12 bin bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu coğrafyasında, 3 bin 500’ün üzerinde endemik bitki doğal olarak yetişiyor. Bu benzersiz flora zenginliği, kekik, geven, laden, lavanta, narenciye, kestane ve çam gibi binlerce farklı nektar kaynakları aracılığıyla kendine has aromalar sunan balların oluşmasına katkı sağlıyor.
Sahip olduğu 9,2 milyona yakın arı kolonisiyle dünya genelinde koloni sayısı bakımından üçüncü sırada yer alan Türkiye, yalnızca üretim gücüyle değil, sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, kültürel birikim ve doğayla kurulan sürdürülebilir ilişki sayesinde de balda gerçek bir dünya markası potansiyeli taşıyor. Bu potansiyeli tüm dünyada görünür kılma sorumluluğunu ise, 45 yıldır arının ve arıcıların doğayla kurduğu kadim iş birliğini özveriyle destekleyen, Anadolu’nun dört bir yanından toplanan balları doğallığından ödün vermeden tüketiciyle buluşturan Balparmak üstleniyor.
Balparmak, doğanın armağanı balı, kültürel bir deneyime dönüştürdü
Türkiye’nin eşsiz coğrafi ve biyolojik zenginliğini yalnızca üretim sürecinin bir parçası olarak değil, aynı zamanda kültürel bir miras ve anlatı unsuru olarak da gören Balparmak, balın ardındaki emeği, arıyı, arıcıyı, coğrafyayı ve hikâyeyi görünür kılmak için bir çalışma başlattı. Maximilian J.W Thomae, Gökhan Sehlikoğlu, Mert Seran, Jale Balcı, Çiğdem Alagök, Faruk Şüyun, Başak Oksak, Reyhan Ülker, Hatice Ünal Bilen gibi Türkiye’nin seçkin şefleri ve gastronomi dünyasının önde gelen isimleri, Gıda Mühendisi ve Gastronomi Yazarı Ebru Erke moderatörlüğünde Balparmak Kampüsü’nde “Türk Balının Lezzet Haritası”nı çıkarmak için bir araya geldi.
Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak ise, bu bilimsel başarıların Türkiye adına gurur verici olduğunu söyledi. Altıparmak, “24 ülkenin katıldığı ve 54 sunumun yarıştığı konferanstan “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülünü almış olmamız her şeyden önce ülkemiz adına büyük bir gurur kaynağı oldu. AR- GE Merkezimizde çoğu doktoralı 20’yi aşkın arkadaşım yeni buluşlara imza atmak için çalışıyor. Balparmak olarak, uluslararası alanda “Bilir Kurum” olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz” şeklinde konuştu.
Balparmak’ın dünyaca ünlü İtalyan Arı Bilimci, Bal Tadım Uzmanı ve Duyusal Analiz Eğitmeni Raffaele Dall’Olio ile gerçekleştirdiği ortak çalışma kapsamında Türkiye'nin eşsiz ballarının tadım haritası oluşturulmaya başlandı. Bu harita, balı yalnızca kahvaltı sofralarının bir parçası olmaktan çıkararak, duyulara hitap eden kültürel bir miras hâline getiriyor. Doğal bal, yeniden tanımlanarak, gastronomi dünyasında geleneksel bir lezzet olmanın ötesine geçiyor. Üzerine hikâyeler anlatılacak, tadım notalarıyla farklı malzemelerle eşleştirilecek karakteristik bir öğeye dönüşüyor. Bu da Türkiye’nin gastronomi atlasında yepyeni bir sayfa açıyor.
Etkinlik boyunca katılımcılar, farklı tat ve koku profillerine sahip balları deneyimleyerek; her bir balın kendine özgü karakteristik özelliklerini keşfetme fırsatı buldu. Dall’Olio’nun balın duyusal zenginliğini değerlendirme konusundaki eğitimiyle zenginleşen bu deneyim, Türkiye’nin eşsiz florasından gelen balların gastronomik potansiyelini ortaya koyarken, “Türk Balının Lezzet Haritası”na da ilham verdi.
“Her bal damlasının ardındaki hikâyeyi dünyaya anlatmak bizim görevimiz”
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Balparmak Genel Müdürü Ulaş Altıparmak, Türkiye’nin bal konusunda yalnızca üretici değil; aynı zamanda tat profili ve çeşitlilik bakımından küresel ölçekte öne çıkan bir ülke olduğunun altını çizdi. Altıparmak: “Balparmak olarak bu değerli zenginliği kayıt altına almak ve bilimsel temellerle belgelemek için çalışmalar yürütüyoruz. Yaptığımız çalışmalar ile bu eşsiz potansiyeli hem ülkemizde hem de uluslararası düzeyde görünür kılmayı ve sektöre değer katmayı hedefliyoruz.”
Türk Balının Lezzet Haritası” etkinliğinin bu hedefin bir yansıması olduğunu belirten Altıparmak: “Ülkemizin bal konusundaki zenginliği bugüne dek büyük oranda 'çiçek balı' veya 'çam balı' gibi genel ifadelerle anlatıldı. Ancak her bir damla balın içinde binlerce bitki türünün aroması ve o bitkilere can veren coğrafyanın izleri saklı. Yüksekova, Şemdinli, Bingöl, Muş ve Kayseri’nin yaylalarından ve ovalarından elde edilen ballar; her biri yöresine özgü aromaları ve lezzet profilleriyle dikkat çekerken, sadece tek bir çiçek türünden üretilen monofloral bal çeşitleri de doğanın sunduğu ayrıcalıklı tatlara sahip. Karadeniz’in güçlü aromalı kestane balı, Akdeniz’in ferahlatıcı narenciye balı, Isparta ve Burdur’un lavanta balı, Torosların kekik balı. Her biri hem damaklarda unutulmaz izler bırakıyor hem de kültürel mirasımızın tatla yazılmış birer parçası. Bugün kampüsümüzde gerçekleştirdiğimiz bu buluşma ise, balın duyusal, coğrafi ve kültürel katmanlarını birlikte keşfetmemize alan açıyor. Tadım notlarıyla desteklenen bu lezzet haritası sayesinde, balın coğrafi ve botanik karakteri gün yüzüne çıkıyor; her doğal bal kendi coğrafyasının sesi haline geliyor. Biz de Balparmak olarak, doğal balı sofralara taşımanın ötesinde geçip; ardındaki emeği ve kültürü, her bal damlasının ardındaki hikâyeyi dünyaya anlatmayı sorumluluğumuz olarak görüyoruz” dedi.
Balın Duyusal Yolculuğu: İtalyan uzman Dall’Olio’dan tadım teknikleri ve fonksiyonel Kullanım Önerileri
Raffaele Dall’Olio’nun İtalya’daki duyusal analiz yöntemleri hakkında bilgiler vermesiyle başlayan etkinlik, sırasıyla farklı profillere sahip Yayla, Yayla-Ova, Yüksek Yayla, Kestane, Kekik, Lavanta, Kayseri, Bingöl, Şemdinli, Narenciye, Yüksekova ve Çam gibi doğal ballardan oluşan 12 adet balın önce koku, sonrasında ise tat analizlerinin yapılmasıyla devam etti. Etkinlikle ilgili konuşan Dall’Olio: “Bugün İtalyanların bal tadım eğitimlerindeki disiplinlerini ve yaklaşım biçimlerini inceledik. İtalya’da geliştirilen bir metodoloji sayesinde, farklı profillere sahip ballar için oluşturulan bal kimlik kartları, ürünlerin duyusal özelliklerini standartlaştırırken, uluslararası bilinirliklerinin artmasına da katkı sağlıyor. Türkiye’deki zengin ve çeşitli endemik bitki örtüsü ise benzer şekilde farklı aroma ve tat profillerine sahip balların ortaya çıkmasına olanak tanıyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz bal tadım etkinliğinde Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen 12 balı duyusal analiz yöntemiyle değerlendirdik. Tat, doku, aroma ve koku gibi kriterler üzerinden gerçekleştirdiğimiz analizlerde; narenciye, çam, yayla ve lavanta gibi balların özgün profillerini deneyimleme fırsatı bulduk.” dedi.
Tadım etkinliği sonrasında bal ve balın kullanım alanları ile ilgili eğitim veren Dall’Olio; “Bal oldukça fonksiyonel ve mucizevi bir gıda. Balı düzenli olarak kullanmak gerekiyor. Güçlü besin değerini içeriğinde barındıran balı, belirli bir dönemde tüketmek yerine günlük rutinimizin bir parçası haline getirebiliriz. Örneğin; meyve ve sebze salatalarınızda sos olarak kullanabilir, balık ve et ürünlerinizi marine etmek için tercih edebilirsiniz. Farklı lezzetler ortaya çıkarmak için ise peynir ve kuru meyvelerle eşleştirebilirsiniz “diyen Dall’Olio, balın güçlü bir probiyotik olan yoğurt ile tüketilmesini tavsiye ediyor.
Propolisin Dna’sını Çıkaran Balparmak Bilim Dünyasında Çığır Açtı - Şubat 2025
Propolisin Dna’sı Çözüldü, Bilim Dünyasında Yeni Bir Çağ Başladı
Arıların mucize ürünü propolisin DNA’sını çıkaran Balparmak, 126 molekül tespit etti. Tespit edilen moleküllerin hangi bileşenlerinin ne tür etkiler gösterdiği ise, bu çalışmalar sonucunda kesinlik kazanacak.
Arının ürettiği pek çok değerli ürün arasında öne çıkan propolisin her gün başka bir özelliği ortaya çıkıyor. Bilim dünyasının son yıllarda en fazla ilgisini çeken ürünlerin başında gelen propolisin DNA’sını çıkaran Balparmak AR- GE Merkezi, Türkiye’ye özgü kahverengi propolisin içinde tam 126 molekül tespit etti. Elde edilen bulgular, bu yıl 4. Uluslararası Propolis Konferansı’nda bilim dünyasıyla paylaşıldı.
Araştırma ekibi klinik çalışmalara hazırlanıyor
45 yıldır arının ve arıcılık mesleğinin gelişimi için çalışan, arı ürünlerini en doğal haliyle sofralara sunan Balparmak’ın arı ürünleri konusunda yaptığı bilimsel çalışmalarıyla uluslararası bilim camiasında önemli bir yeri olduğunu belirten Balparmak AR- GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, “Türkiye’nin lider bal markası* olmanın verdiği sorumlulukla çalışıyoruz. Arı ürünlerinin her biri çok değerli, biz de bu değeri ortaya çıkarmak ve insan yaşamı için hakkettiği yeri bulması için uzun zamandır çalışıyoruz. Dünya çapında ilkleri ortaya koyan önemli çalışmalara imza atıyoruz. Propolis, doğanın insana sunduğu en değerli armağanlardan biri. Balparmak AR-GE Merkezi’nde yaptığımız son çalışma da bunu net olarak ortaya koydu. Kahverengi propolisin içinde, 126 farklı özellikte molekül tespit ettik. Bu kadar geniş kapsamda bir çalışma dünyada ilk defa yapıldı. Bu tespitimiz sağlıktan, ilaca ve gıdaya kadar birçok sektör için önemli bir gelişme. Ekibimiz şimdi klinik çalışmalara hazırlanıyor. Tespit edilen moleküllerin hangi bileşenlerinin ne tür etki gösterdiği ise, bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkacak” dedi.
Çalışmanın çıktıları, 4. Uluslararası Propolis Konferansı’ndan ödül aldı
Çalışmanın çıktıları, geçtiğimiz hafta Brezilya’nın Sao Paulo Eyaleti’nde gerçekleşen 4. Uluslararası Propolis Konferansı’nda bilim dünyası ile de paylaşıldı. 24 ülkeden toplamda 54 bilimsel sunumun gerçekleştirildiği konferansta, Balparmak AR – GE Merkezi Analitik AR – GE Müdürü Dr. İsmail Emir Akyıldız’ın yaptığı sunum diğer 54 sunumu geride bırakarak, dünyada propolis konusunda en fazla bilimsel yayına sahip olan Brezilya Sao Paulo Üniversitesi tarafından “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülüne layık görüldü.
Damarlı konuşmasını, Balparmak AR-GE Merkezi’nin yaptığı çalışmaları için ödüle layık gören Uluslararası Bilim Kurulu’na teşekkürlerini ileterek bitirdi.
Altıparmak: Dünyada “Bilir Kurum” olma yolunda ilerliyoruz
Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak ise, bu bilimsel başarıların Türkiye adına gurur verici olduğunu söyledi. Altıparmak, “24 ülkenin katıldığı ve 54 sunumun yarıştığı konferanstan “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülünü almış olmamız her şeyden önce ülkemiz adına büyük bir gurur kaynağı oldu. AR- GE Merkezimizde çoğu doktoralı 20’yi aşkın arkadaşım yeni buluşlara imza atmak için çalışıyor. Balparmak olarak, uluslararası alanda “Bilir Kurum” olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz” şeklinde konuştu.
*Türkiye pazarı toplam bal kategorisi 2024 Nielsen Raporuna göre Ciro (TL) bazında
Balparmak hakkında:
Tüketicisine sunduğu kalite standardı ile farklılaşan, balın ve arı ürünlerinin doğallığını koruyarak hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Gıda güvenliği konusunda uluslararası standartlara göre çalışan Balparmak, FSSC 22000 (Food Safety System Certification) ve BRCGS (British Retail Consortium Global Standarts) gibi uluslararası gıda güvenliği sistemleri sertifikalarına da sahip. Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk, gıda alanında 8’inci AR-GE Merkezi’ne sahip olan Balparmak; TÜRKAK tarafından akredite olan Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarı sayesinde, tüketicilerine sunduğu ürünlerini en az 100 parametrede analiz ediyor.
Balparmak’ın Propolis Alanındaki Bilimsel Çalışmalarına Uluslararası Ödül - Şubat 2025
Dünyanın dört bir yanından bilim insanlarını bir araya getiren 4. Uluslararası Propolis Konferansı Brezilya’nın Sao Paulo eyaletinde gerçekleşti. “Bağışıklık, Topluluk, Sürdürülebilirlik” temasıyla düzenlenen konferansa Balparmak AR-GE Merkezi’nin propolis konusundaki araştırmaları damga vurdu.
Balparmak Analitik AR- GE Müdürü Dr. İsmail Emir Akyıldız’ın yaptığı sunum, 24 ülkenin 54 sunumunu geride bırakarak “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülünü aldı. Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak ise, sektöre uluslararası katkılarından dolayı “Onur Ödülü” ne layık görüldü.
Tüm dünyada arı ürünlerine olan ilgi artıyor. Arıların mucizevi ürünleri bal, propolis, arı sütü ve poleni anlamak için onlarca araştırma yapılıyor, bilimsel makaleler yayınlanıyor. Arının ürettiği değerli ürünlerden biri olan propolisle ilgili dünyadaki tüm gelişmeleri yakından takip etmek için Uluslararası Propolis Araştırma Grubu liderliğinde iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Propolis Konferansı’nın üçüncüsü 2023 yılında Balparmak ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşmişti. Konferansın bu yılki ayağı ise, Brezilya’nın Sao Paulo eyaletine bağlı Ribeirao Preto şehrinde yapıldı. “Bağışıklık, Topluluk, Sürdürülebilirlik” başlığı altında düzenlenen konferansta 24 ülkenin bilim insanları, propolis konusunda gerçekleştirdikleri araştırmaları sunma imkanı buldu.
Farklı ülkelerde elde edilen propolisin karakteristik özellikleri, işaretçi bileşenleri, bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri ve anti tümöral, antimikrobiyal özelliklerinin ortaya konulduğu konferansa Türkiye’yi temsil eden Balparmak damga vurdu. Balparmak AR- GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı liderliğinde konferansa katılan Analitik AR- GE Müdürü Dr. İsmail Emir Akyıldız “Farklı botanik orijinlerdeki propolis örneklerinin kimyasal parmak izlerinin hedefsiz metabolomik yaklaşımlar ile belirlenmesi” konulu araştırmayı, Laboratuvar Teknik Müdürü Dr. Ufuk Alpat ise, “Propolis ekstraksiyonu ve işlemesinde güncel gelişmeler” konusundaki çalışmayı sundu. 24 ülkeden toplamda 54 bilimsel sunumun yapıldığı konferansta Dr. İsmail Emir Akyıldız’ın yaptığı sunum, dünyada propolis konusunda en fazla bilimsel yayına sahip olan Brezilya Sao Paolo Üniversitesi tarafından “Propolis Alanında En Başarılı Bilimsel Çalışma” ödülüne layık görüldü.
Dr. Emel Damarlı: “45 yıldır balı ve arı ürünlerini anlatmak için çalışıyoruz”
Konferansta ayrıca, Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, sektöre uluslararası katkılarından dolayı “Onur Ödülü” ne layık görüldü. Ödülü Altıparmak adına teslim alan Balparmak AR- GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, bilimsel çalışmaların önemine dikkat çekerek, birlikte çalışmanın daha sürdürülebilir bir gelecek için gerekli olduğunu vurguladı. Damarlı, Türkiye’nin lider bal markası* olmanın yanı sıra, uluslararası arenada arı ürünleri sektörünün öncüsü de olan Balparmak’ın, 45 yıldır sofralara doğal arı ürünlerini getirmek için çalıştığını, arının ve arıcılığın sürdürülebilirliği için önemli çalışmalar yürüttüklerini vurguladı. Arıların, balın yanı sıra, pek çok katma değerli ürününün de bulunduğuna değinen Damarlı, propolisin bu ürünlerin içinde çok özel bir yere sahip olduğunu kaydetti. Özellikle propolis konusundaki araştırmalara destek vermekten gurur duyduklarını belirten Damarlı, “Propolis, doğanın insana sunduğu en değerli armağanlardan biri. Biz de bu mirası korumak, geliştirmek ve sürdürülebilir kılmak için tüm bilgi ve teknolojimizi seferber ediyoruz” dedi.
Propolis kullanımı artıyor!
Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, son beş yılda propolis kullanımının yüzde 50 oranında arttığını vurguladı. Balparmak’ın iyi yaşam markası Apitera, yetişkinler ve çocuklar için geliştirilen propolisli boğaz spreylerini kekik, çörekotu, adaçayı, limon ve nane yağı ile zenginleştirdi. Apitera Propolisli Çocuk Spreyi, çocukların tat hassasiyetine uygun olarak Balparmak AR-GE Merkezi ve TÜBİTAK MAM iş birliğiyle geliştirildi.
Damarlı konuşmasını, Balparmak AR-GE Merkezi’nin yaptığı çalışmaları için ödüle layık gören Uluslararası Bilim Kurulu’na teşekkürlerini ileterek bitirdi.
* Türkiye pazarı toplam bal kategorisi (HD Hariç) 2023 Nielsen raporuna göre ciro bazında
Balparmak’tan Kadınlara Çağrı: Arısütü Üretimi İle Güçlü Bir Ekonomiye Sahip Olun! - Şubat 2025
Balparmak Arıcılık Akademisi’nin ikinci eğitimi “Hedefli Arı Sütü Üretimi”, 5 Şubat Çarşamba günü Balparmak’ın Çekmeköy kampüsünde gerçekleştirildi. Eğitimde, arı sütünün yüksek üretim potansiyeli, ihracattaki stratejik rolü ve sektörde kadın emeğinin dönüştürücü gücü öne çıkarıldı.
Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Arı sütü sağlıktan kozmetiğe pek çok alanda ihracat potansiyeli olan yüksek katma değerli bir ürün. Kilosu en az 20 bin liradan alıcı buluyor. Özellikle pamuk ve fındık tarlalarında mevsimsel tarım işçiliği yapan kadınları bu alana yönlendirmek ve geliştirmek istiyoruz. Hassas el işçiliği gerektiren arısütü üretiminde kadınların emeği büyük önem taşıyor. Özellikle sabır gerektiren bu süreçte, kadınlarımızın yetenekleri sektörde gözle görülür bir fark yaratacak. Kadınlar bu sayede hem hane gelirine hem de ülke ihracatına önemli bir katkı sağlayabilirler” dedi.
Arı sütü, işçi arılar tarafından kraliçe arıyı beslemek amacıyla üretilen, besin değeri yüksek ve özel bir arı ürünüdür. İçeriğinde karbonhidratlar, proteinler, lipitler, mineraller ve vitaminler bulunur. Dünya genelinde gıda, ilaç ve kozmetik sektörlerinde değerli bir bileşen olarak değerlendirilir. Arı sütü üretimi, hijyenik koşullarda ve büyük bir özen gerektiren meşakkatli bir süreçtir. Bu nedenle birçok arıcı, genellikle bal üretimine odaklanırken arı sütü üretimi ile ilgilenmemektedir. Ancak besin profili ve ekonomik değeri göz önüne alındığında, arı sütü arıcılık sektörünün katma değeri en yüksek ürünlerinden biri olarak öne çıkmaktadır.
Balparmak, Balparmak Arıcılık Akademisi çatısı altında kilosu en az 20 bin liraya alıcı bulan arı sütü üretimi için bir eğitim programı başlattı. Eğitimlerde amaç, hassas el işçiliği gerektiren bu ürünün üretimi için arıcıları ve özellikle de kadınları bu alana yönlendirerek hem ihracat potansiyelini artırmak hem de hane gelirine katkı sağlamak…
BALPARMAK YÖNETİM KURULU BAŞKANI ÖZEN ALTIPARMAK: “KADINLARIMIZI ARI SÜTÜ ÜRETİMİNE YÖNLENDİRMEK İSTİYORUZ”
Eğitimin açılış konuşmasını yapan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, kadınlara, bu değerli ürünü ekonomiye kazandırma çağrısı yaptı. Altıparmak, “Arı sütü hem tıbbi hem de gıda sektöründe değerli bir bileşen olarak öne çıkıyor. Ancak, bu değerli ürünün üretimi oldukça hassas bir el işçiliği ve uzmanlık gerektiriyor. Arıcılık yapan ailelerdeki kadınlar, pamuk ve fındık tarlalarında mevsimsel tarım işçiliği yapan kadınlar bu işe dahil edilirse hem arı sütü üretimi artacak hem de kadınlar için sürekli bir gelir kaynağı yaratılmış olacak.” dedi.
Mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan kadınlara da çağrıda bulunan Altıparmak, “Türkiye’de mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan kadınların sayısı oldukça yüksek. Pamuk ve fındık gibi tarım sektörlerinde çalışan kadınlarımızı arı sütü üretimine yönlendirmek istiyoruz. Arı sütü sağımını öğrenerek, üretiminin yapıldığı Nisan ve Eylül ayları arasındaki süreçte, ailelerine ek gelir sağlayabilirler” şeklinde konuştu.
ALTIPARMAK: “TÜRKİYE’Yİ, ARI SÜTÜ KONUSUNDA HAK ETTİĞİ KONUMA ULAŞTIRMAYI HEDEFLİYORUZ”
Ülkemiz arıların yaşamı için bitki çiçek kaynağı bakımından oldukça zengin bir floraya sahip olsa da arı sütü üretimi açısından oldukça düşük seviyelerde bulunuyor. Bu duruma dikkat çeken Altıparmak: “Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin (TAB) 2024 yılı verilerine göre, arı sütü üretimi 4 ton civarında. Oysa Türkiye genelinde 9 milyon kovan olduğu söyleniyor. Kovan başına düşen arı sütü oranı ise neredeyse yok denecek kadar az. Bu rakamlar, Türkiye'nin arı sütü üretiminde bir potansiyeli olduğunu gösteriyor ancak dünya sıralamasında üst sıralarda yer almak için daha fazla üretim yapılmasına ihtiyaç var. İhracat pazarlarında arı sütünün kilosu 500-600 dolara satılıyor. Yüksek katma değerli bir ürün. Üretim kapasitesini artırarak, çok daha büyük bir pazar payı elde etmek ve dünyada bu alanda öncü bir konuma gelmemiz mümkün. Zira Türkiye’nin flora ve fauna zenginliği diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar geniş. Dünya genelinde arı sütü pazarında Çin’in büyük bir hakimiyeti bulunuyor. Ancak Çin’in üretim standartlarındaki durum nedeniyle rekabet edilebilir bir fırsat yakalamak mümkün. Türkiye, hijyenik ve yüksek kaliteli arı sütü üreterek bu tekeli kırabilecek önemli bir aday konumunda. Balparmak olarak, bu noktada dünyaya örnek olacak bir model oluşturarak, Türkiye’yi arıcılık mesleğinde ve arı sütü üretiminde dünya markası haline getirmeyi istiyoruz.”
ARI SÜTÜ ÜRETİMİNDE KRİTİK KONU: HİJYEN VE KALİTE STANDARTLARI
Arı sütünün doğru şekilde üretildiğinde, yüksek talep gören ürünler arasında yer aldığını kaydeden Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Banu Yücel, arı sütü üretiminde kovanların düzenli bakımı, arıların doğru beslenmesi ve sağım işleminin steril koşullarda yapılmasının kalite açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Toplanan arı sütünün, hızlı bozulabilen bir madde olduğu için soğuk zincirde saklanarak tüketiciye ulaştırılması gerektiğinin altını çizen Yücel, “Günümüzde hem gıda hem tıbbi hem de kozmetik sektöründe değerli bir bileşen olarak öne çıkan arı sütü, bağışıklık sistemini güçlendirme, hücresel yenilenmeyi hızlandırma ve enerji seviyelerini artırma gibi pek çok fayda sunuyor.
Bilimsel araştırmalar, arı sütünün hormon dengeleyici, anti-inflamatuar ve antioksidan özelliklere sahip olduğunu ortaya koyuyor. Bu nedenle, bazı tıbbi tedavilerde destekleyici olarak kullanılıyor. Doğal ve taklit edilemeyen yapısı nedeniyle, dünya genelinde talebi giderek artan arı sütü, doğru üretim ve hijyenik koşullarda işlendiğinde sağlık açısından son derece faydalı bir bileşen olarak öne çıkıyor. Üretimde en çok dikkat edilmesi gereken hususlar; bakım yönetim teknikleri ve hijyen. Kılık kıyafetten eldivene, kullanılan araç gereçlerin temizliğine kadar her detay önemli. Arı sütü üretimiyle ilgilenenlerin de hijyen ve kalite standartları konusunda bilinçli ve eğitimli olması gerekiyor. ISO standartlarında üretim yapılarak Türkiye dünya pazarında güçlü bir yer edinebilir. Hijyenik üretim standartları ve kadın emeğinin bu süreçlere entegre edilmesiyle, Türkiye’yi, arı sütü konusunda hak ettiği konuma ulaştırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.
Balparmak Arıcılık Akademisi Hakkında:
Arıcılık, doğa için taşıdığı büyük önemin yanı sıra, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan kadim bir meslektir. Ancak, yaş ortalamasının 50’nin üzerine çıkması ve yeni nesillerin arıcılık mesleğine olan ilgisinin azalması, bu mesleğin geleceğini tehdit etmektedir. Bu kritik sorunu ele almak ve arıcılığın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla, Balparmak Arıcılık Akademisi 2018 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) da katkılarıyla Balparmak tarafından, Muğla’nın Ula ilçesinde kurulmuştur.
Balparmak Arıcılık Akademisi’nin temel hedefi, gençleri ve özellikle kadınları bu mesleğe kazandırmak, balın yanı sıra arı sütü, polen ve propolis gibi katma değerli ürünlerin kaliteli ve verimli üretimini artırmaktır. Akademi, bugüne kadar 7000’den fazla arıcıya ulaşmayı başarmış ve arıcılık sektöründe fark yaratacak pek çok eğitim programı düzenlemiştir.
Eğitimlerde; arı yaşamı ve biyolojisi, koloni bakımı ve yönetimi, arı hastalıkları, ana arı üretimi, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları, regülasyonlar ve nektarlı bitkiler gibi konular ele alınmaktadır. Modern arıcılık teknikleri ve bilimsel temeller ışığında daha kaliteli ve verimli üretim yapma yöntemleri öğretilmekte, sektörde karşılaşılan sorunlara çözüm sunulmaktadır.
Geçmiş yıllarda verilen eğitimlerde, resmi kurumlarla iş birliği yapılarak sertifikalı veya MEB diplomalı olarak tamamlanmıştır.
Balparmak Arıcılık Akademisi, sunduğu eğitim programları ve yenilikçi uygulamalarıyla arıcılık mesleğinin geleceğini güvence altına almayı hedeflemektedir. Arıcılık sektöründe kaliteli ve verimli üretimin sağlanması, yeni nesillerin bu mesleğe kazandırılması ve kadınların sektördeki varlığının artırılması sayesinde arıcılık hem ekonomik hem de ekolojik anlamda daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşacaktır.
Hileli Balla Mücadele İçin Düzenlenen Eğitime 300 Arıcı İle Rekor Katılım! - Ocak 2025
2018 yılından bu yana Balparmak Arıcılık Akademisinin eğitim faaliyetleriyle 7000 arıcıya ulaşıldığını anlatan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak: “Ucuza satılan bal benzeri hileli ürünler arıcıyı meslekten koparıyor, gençleri ve kadınları mesleğe kazandırmamız lazım”
Türkiye, arıcılık ve arı ürünleri yönünden oldukça zengin bir floraya sahip. Resmi verilere göre 120 bin tona yakın, araştırma şirketleri ve sektörün önde gelenlerine göre ise 60-70 bin ton civarında bal üreten Türkiye’yi bekleyen çok önemli bir tehlike var. Zor şartlar altında, konar – göçer arıcılık yapan aileler, taklit, tağşiş ve hileli yöntemlerle üretilen bal benzeri ürünlerle başa çıkamayınca mesleklerini terk etmeye başladı. Arıcı ailelerinin gençleri de meslekte bir gelecek görmediği için artık mesleği devam ettirmek istemiyor. Bu sorunlar yüzünden arıcıların ortalama yaşı 55’e kadar yükseldi. Genellikle aile mesleği olarak yapılan ve bir sonraki kuşağa aktarılan kadim arıcılık bilgileri de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Yarım asra yakındır arıcılarla kol kola sektörü geliştirmeye çalışan Balparmak, arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğini sağlamak için uzun yıllardır uğraş veriyor. 2018 yılında kurduğu Balparmak Arıcılık Akademisi bünyesinde bir yandan arı sağlığına yönelik eğitimler veren marka, bir yandan da gençleri ve özellikle kadınları mesleğe kazandırmaya çalışıyor. Balparmak Arıcılık Akademisi’nin 2025 yılı eğitimlerinin başladığı “Bal arısı sağlığı” konulu eğitiminde mikrofon uzattığımız Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Ben ömrümü bala ve arıya adadım. Arının ve balın yolculuğunu daha iyi anlayabilmek için arıcılarla dağ tepe dolaştım, çadırlarda yattım. Arıcılığın ne kadar zor bir meslek olduğunu çok iyi biliyorum. Yarım asırdır hem işimiz hem de gücümüz olan bu mesleği korumayı ve yaşatmayı, doğal bala, arıya ve tüketicilerimize karşı bir sorumluluk olarak görüyorum” diyor.
Arıcılık akademisinde özellikle kadınları ve gençleri arıcılık mesleğine kazandırmaya çalıştıklarına işaret eden Altıparmak, “Arıcı nüfusu yaşlanıyor. Türkiye’de arıcıların ortalama yaşı 50’nin üzerine çıktı. Bu ailece yapılması gereken bir meslek. Gençler ve kadınlar bu işte neredeyse yok denilecek kadar az. Örneğin katma değerli arı ürünleri arasında yer alan arı sütü, oldukça hassas bir üretim süreci gerektiriyor. Bu nedenle, bu üründe kadın emeği büyük bir değer taşıyor. Bu ürünlerle ilgili bir diğer önemli nokta ise; Balın yanı sıra arı sütü, polen ve propolis gibi katma değerli ve daha kârlı ürünlerin üretimi, ülke ihracatı açısından da büyük önem taşıyor. Bu ürünlerin üretiminin artması, Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sağlayabilir.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin zengin çiçek ve bitki florası sayesinde arıcılık açısından eşsiz bir potansiyele sahip olduğunu vurgulayan Altıparmak, ancak bal benzeri hileli ürünler sorununun sektördeki herkesin tadını kaçırdığının altını çizdi. Altıparmak, şöyle devam etti: “Şeker şuruplarından üretilen bal benzeri ürünlerin “bal” etiketiyle raflarda yerini alması, hepimizi üzüyor. Resmi verilere göre ülkemizde 120 bin tona yakın bal satışı yapılıyor, ancak yarım asırlık tecrübem, bu miktarın sadece 60-70 bin tonunun doğal bal olduğunu söylüyor. Peki, o zaman geri kalan yarısı ne? mesleğini hakkıyla yapan gerçek arıcılar, haklı olarak bu duruma tepki gösteriyor ve mesleğe küsüyor. Çoluğuyla çocuğuyla yılın 8-9 ayını dağ bayır dolaşıp, bin bir zorlukla ürettikleri balın, sahte ürünlerle aynı rafta yer alması moral bozucu. Bu sorun nedeniyle gençler ve arıcı aileler, karlılığı düşen bu mesleği artık yapmak istemiyor. Çünkü bir gelecek göremiyorlar.”
Arıcılık mesleğinin yaş ortalamasının 50’nin üzerine çıktığını ve mesleğin yeni nesillere aktarılamadığını ifade eden Altıparmak, yıllardır bu tehlikeye dikkat çekmeye çalıştığını kaydetti. Bu öngörüyle, 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisi’ni kurarak, eğitimlere başladıklarını belirten Altıparmak, “Amacımız gençleri ve özellikle kadınları mesleğe kazandırmak. Eğitimlerimizde, daha kaliteli ve verimli üretim yapmanın yollarını ve arı hastalıklarıyla mücadele yöntemlerini bilimsel temellere dayandırarak anlatıyoruz. AR-GE ve laboratuvar gücümüzü, arıcının emeğini ve geçimini korumak için seferber ediyoruz. Biz, Balparmak olarak elimizi taşın altına koyduk. AR-GE merkezimizde, taklit ve tağşişle mücadele için kapsamlı araştırmalar yapıyor, tüm dünyada ses getirecek her türlü hilenin tespiti için yöntemler geliştiriyoruz. Kalıcı çözüm için arıcı birlikleri, devlet yetkilileri ve sektördeki markalar olarak hepimizin bir araya gelip güç birliği yapması gerekiyor” dedi.
Balparmak Arıcılık Akademisi ile bugüne kadar 7000’den fazla arıcıya ulaştıklarını kaydeden Altıparmak, şöyle devam etti: “Şimdi bu arıcıların arasında mesleğini büyük bir ustalıkla yapanlar var. Balmumu, polen, arı sütü, propolis gibi ürünleri işleyerek kendilerine yeni iş kolları açan kadın arıcılar da var. Onları gördükçe, sektörümüz adına umutlanıyorum ve mücadeleye devam etmek için gücümü tazeliyorum. Şimdi bu zinciri koparmadan daha da genişletmek gerekiyor. Bu nedenle eğitimlere ve desteğe devam edeceğiz. Alanında uzman profesörlerimiz Sayın Levent Aydın ve Kenan Gişan, bizleri kırmayarak eğitimlere katılıyor ve siz arıcılarımızla değerli bilgilerini paylaşıyor. Kendilerine minnet borçluyuz. Ayrıca, arıcı birliklerindeki dostlarım İstanbul İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Onur Çilenk ve Sakarya İli Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Ör’e teşekkür etmek istiyorum. Çünkü bu, birbirini anlayan ve destekleyen güçlü bir ekip işi. İşini dürüstçe yapan, hakkıyla emek veren ve kazanç sağlayan her paydaşımızla bir arada olmaktan gurur duyuyoruz. Bu birlikteliği sürdürülebilir kılmak için elimizden geleni yapmaya da devam edeceğiz.”
SÜRDÜRÜLEBİLİR ARICILIK TARIM İÇİN DE ÖNEMLİ
Arıcılığın sürdürülebilir hale gelmesinin sadece bal ve arı ürünleri üretimi için değil soframıza gelen diğer tarım ürünleri için de kritik öneme sahip olduğunu kaydeden Altıparmak, şunları söylüyor: “Tabağımıza koyduğumuz sebze ve meyvelerin yüzde 75’i arıların bitkileri tozlaması sayesinde gerçekleşiyor. İklim değişikliği, yanlış ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, arıların doğal nektar kaynaklarının ortadan kaldırılması bir yandan arı popülasyonunu azaltırken, diğer yandan çok değerli bir besin kaynağından da bizleri mahrum bırakıyor. Oysa dünya üzerinde bozulmadan çok uzun yıllar kalabilen özel besin maddelerinden biri bal… Bir arı bal toplamak için kovanından yaklaşık 8 km uzağa uçabiliyor. Bu nedenle çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması arı popülasyonuna ve balın kalitesine en çok zararı veren iki etken. Bugün önlem almazsak, hem yarın soframıza gelen yiyecekler azalacak hem de balın kalitesi bozulacak. O nedenle organik tarım ilacı kullanmak, tarım ilaçlarını arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapmak önemli.”
“KOVAN BAŞINA VERİMLİLİĞİ 13 KİLODAN 25 KİLOYA ÇIKARABİLİRİZ”
Arı sağlığını etkileyen hastalık zararlılarından ve bunların kontrolü konusunda bilgi veren ayrıca Türkiye’de kovan başına bal veriminin; çevresel faktörler, iklim koşulları ve tozlaşma (polinasyon) yapan arıların sağlığı gibi birçok etkene bağlı olduğunu vurgulayan Bursa Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Aydın, “FAO verileri kullanılarak hesaplanan dünya ortalama kovan başına verimlilik yaklaşık 18,1 kg. Türkiye’nin kovan başına ortalama bal verimi ise 14 kg. civarında. Her ne kadar ülkemiz, bitki florasının çeşitliliği açısından avantajlı bir konumda olsa da günümüzde karşı karşıya olduğumuz iklim krizi ve çevre kirliliği, bu avantajın tam anlamıyla değerlendirilmesini zorlaştırıyor. Dolayısıyla bizim temel amacımız, arıcılığı bilimsel olarak öğretmek. Kadınları ve gençleri sektöre kazandırmak, ayrıca mevcut arıcıları da modern arıcılık teknikleri eğitimleriyle desteklemek. Çünkü doğru bir teknikle verilen eğitimle Türkiye’de verimlilik ve kalite somut şekilde artacak potansiyele sahip. Kovan başına verimliliği 13 kilodan 25 kiloya çıkarabiliriz” diyor.
EN FAZLA HİLEYE MARUZ KALAN GIDA ÜRÜNÜ BAL
Gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalan gıda ürününün bal ve diğer arı ürünleri olduğunu kaydeden Balparmak AR-GE ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, balda taklit ve tağşişin analiz edilmesi konusunda dünyaya örnek olacak buluşlar gerçekleştirdiklerini vurguladı. Damarlı, Balparmak’ın taklit ve tağşiş konusunda yaptığı çalışmaları şöyle anlattı: “Ülkemizde açıkta satılan balların veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. 2022 yılında Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırım sayesinde hileli bal dediğimiz ve mısır, pancar, pirinç, agave gibi çeşitli şeker şuruplarından yapılan ürünleri, ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarının ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta 25 dakika gibi oldukça kısa bir sürede tespit edebiliyoruz.”
Arıcıların Görüşleri
Arıcı Nihan Kofuroğulları:
“Ben aslında hemşireyim ve şu anda ikinci üniversitemi okuyorum. Buradaki eğitim bize gerçekten çok şey kazandırdı. Kadınların bu işi yapması özellikle çok önemli çünkü biz kadınlar bu alanda oldukça yetenekliyiz.”
Arıcı Mustafa Kılınç:
“Arıcılığa bir yıl önce başladım. Daha önce e-ticaret alanında çalışıyordum. İstanbul’dan uzaklaşıp arılarla birlikte güneye taşındım. Bu eğitimin tüm arıcılara büyük fayda sağlayacağına inanıyorum çünkü burada bahsedilen konular hepimizin eksikleriyle doğrudan ilgili. Arıcılığı bilinçli yapanlar ve yapmayanlar arasında büyük farklar var, ancak bu eğitim arıcılığı bir adım ileriye taşıyacak. Arıcılık zor bir meslek; sonuçta bir canlıyla uğraşıyoruz. Onu bir kovana taşıyoruz, ama sadece oraya bırakmak yetmiyor. Arıya özgürlüğünü vermek, onun alanına göre hareket etmek gerekiyor. Ben, dünyaya bir katkıda bulunacaksam bunu arıcılıkla yapabilirim diye düşünüyorum.”
Arıcı Gözde Erdemir Aktürk:
“İstanbul’da yaşıyorum ve arıcılığı da burada yapıyorum. Aslında, 12 yıl boyunca bir demir-çelik şirketinin CEO’luğunu yürüttüm. Ancak bir sağlık sorunu yaşadıktan sonra bu kadar stresli bir işi sürdürmek istemediğime karar verdim ve tarıma yöneldim. Arıcılıkla ilgili bir eğitim aldıktan sonra ise tarımı tamamen bırakarak arıcılığa odaklandım. Arıcılığın incelikleri genelde kulaktan kulağa öğreniliyor. Ancak bu durum bazı yanlış bilgilerin yayılmasına sebep olabiliyor. Arıcılık eğitimleri, bu yanlışları düzeltmek açısından çok önemli bir rol oynuyor. Örneğin, zayıf kolonilerin güçlü kolonilerle desteklenmesi gerektiğini düşünüyordum ama bu yanlışı eğitimde öğrendim. Ayrıca, iklim değişikliğini de dikkate alarak üretim stratejilerimizi buna uygun şekilde değiştirmemiz gerekiyor. Bundan sonra tamamen arıcılık yapmayı hedefliyorum. Ne tüccarlık ne de ticaret… Mis gibi bir havada arılarımı yetiştirmek istiyorum. Bu iş benim için bir tutkuya dönüştü. Amacım, bu ülkede güzel bal, kaliteli polen ve arı sütü gibi değerli ürünler üretmek.”
Balparmak Arıcılık Akademisi Hakkında:
Arıcılık, doğa için taşıdığı büyük önemin yanı sıra, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan kadim bir meslektir. Ancak, yaş ortalamasının 50’nin üzerine çıkması ve yeni nesillerin arıcılık mesleğine olan ilgisinin azalması, bu mesleğin geleceğini tehdit etmektedir. Bu kritik sorunu ele almak ve arıcılığın sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla, Balparmak Arıcılık Akademisi 2018 yılında Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) da katkılarıyla Balparmak tarafından, Muğla’nın Ula ilçesinde kurulmuştur.
Balparmak Arıcılık Akademisi’nin temel hedefi, gençleri ve özellikle kadınları bu mesleğe kazandırmak, balın yanı sıra arı sütü, polen ve propolis gibi katma değerli ürünlerin kaliteli ve verimli üretimini artırmaktır. Akademi, bugüne kadar 7000’den fazla arıcıya ulaşmayı başarmış ve arıcılık sektöründe fark yaratacak pek çok eğitim programı düzenlemiştir.
Eğitimlerde; arı yaşamı ve biyolojisi, koloni bakımı ve yönetimi, arı hastalıkları, ana arı üretimi, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları, regülasyonlar ve nektarlı bitkiler gibi konular ele alınmaktadır. Modern arıcılık teknikleri ve bilimsel temeller ışığında daha kaliteli ve verimli üretim yapma yöntemleri öğretilmekte, sektörde karşılaşılan sorunlara çözüm sunulmaktadır.
Geçmiş yıllarda verilen eğitimlerde, resmi kurumlarla iş birliği yapılarak sertifikalı veya MEB diplomalı olarak tamamlanmıştır.
Balparmak Arıcılık Akademisi, sunduğu eğitim programları ve yenilikçi uygulamalarıyla arıcılık mesleğinin geleceğini güvence altına almayı hedeflemektedir. Arıcılık sektöründe kaliteli ve verimli üretimin sağlanması, yeni nesillerin bu mesleğe kazandırılması ve kadınların sektördeki varlığının artırılması sayesinde arıcılık hem ekonomik hem de ekolojik anlamda daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşacaktır.
Doğal Balın İzinde 45 Yıl
Yarım asırdır arıların ve doğanın mucizevi armağanı olan balın korunması ve doğal haliyle sofralara ulaşması için çalışan Balparmak, farkındalık projesi “Bu Doğallık Nereden Geliyor?” ile doğallığın kaynağına dikkat çekiyor. Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Biz Balparmak olarak, doğanın mucizesi, arıların emeği ve arıcıların fedakarlığıyla süren bu doğal işbirliğini saygıyla devralıyoruz. Balın doğadan sofralara uzanan eşsiz hikâyesini özenle takip ediyor ve koruyarak sizlerin sofralarına ulaştırıyoruz. Ballarımızın doğallığı da buradan geliyor.” diyerek projeye dair mesajını paylaşıyor.
Doğa, biz olmasak da var olmaya devam edecek ama doğa yoksa insanın varlığını devam ettiremeyeceği hepimizin malumu. Çevresine olan etkilerini fark edebilme yeteneğine sahip olan insan, bu gerçeği bilmesine rağmen her gün doğaya, çevreye, ekosisteme ve kendisine zarar verecek kararlar alıyor. Doğayı, doğadan geleni, doğal olanı yok ederek, yerine yapay muadillerini yerleştiriyor. Bunun en çarpıcı örneği ise bal… Oysa, hiçbir yapay müdahaleye maruz kalmamış olan doğal bal, adeta zamanın kendisini durduruyor. Bunun en çarpıcı örneklerinden biri, Mısır piramitlerinde, M.Ö. dönemine tarihlenen ve Tutankhamun’un mezarında arkeologlar tarafından keşfedilen kapalı bal küpleri, binlerce yıl geçmesine rağmen bozulmadan korunmuştu. Balın içinde doğal olarak bulunan ve bakteri üremesini engelleyen enzimler, onu yüzyıllarca koruyabilmiştir. Bu olağanüstü durum, balın zamanın etkisinden bağımsız bir besin olarak var olabileceğini kanıtlamaktadır. O nedenle arıların yaşaması ve balın en doğal haliyle kalması için hem arıcıya hem sanayiciye hem de tüketiciye önemli görevler düşüyor.
Arıcılık: Ata Yadigarı Bir Meslek ve Doğanın Emaneti
Yaklaşık yarım asırdır balı hak ettiği en yüksek değere çıkarmak misyonuyla çalışan Balparmak, bu anlamda sektörün öncülüğünü üstleniyor. Arılar ve doğal bal hakkında sayısız sosyal sorumluluk ve farkındalık projesi hayata geçiren ve geçmişi neredeyse yarım asra dayanan bu köklü markanın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Sektör lideri olarak bu çabayı ülkemize, işini hakkıyla yapan emektar arıcı dostlarımıza ve tüketicimize karşı sorumluluğumuz olarak görüyoruz.” diyor. Arıcıların bin bir emekle elde ettiği doğal balların maalesef birçok market rafında yerini koruyan bal benzeri hileli ürünlerle rekabet edebilmesinin çok zor olduğunun altını çizen Altıparmak, arıcılığın ne kadar önemli bir meslek olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Arıcılık, ülkemizde ata yadigarı bir meslek ve göçer arıcılık şeklinde ailece yürütülüyor. Kadın, erkek, bebek, çocuk, genç ve yaşlı – kısacası ailenin tüm üyelerinin eşlik ettiği bu meşakkatli meslek, ağır doğa ve yaşam koşulları altında sürdürülüyor.”
Doğal Bala Ulaşmak ve Korumak İçin Güçlü Mücadele
“Bahar aylarında, doğanın uyandığı ve çiçeklerin açmaya başladığı dönemde başlayan bu zorlu yolculuk, aralık ayının ortalarına kadar devam ediyor. Ancak arıcıların yaşadığı zorluk bununla da sınırlı değil; emek yoğun bu meslek dalında, taklit ve tağşiş yani balda yapılan hileler sorunu da giderek büyüyen bir tehdit oluşturuyor. Doğal bal üretimi için yıl boyunca doğayla iç içe çalışan, işini hakkıyla yapan arıcılar, son yıllarda sahte ve katkılı ürünlerle mücadele etmek zorunda kalıyor. Balparmak olarak, tüketiciyi ve arıcıyı korumak amacıyla her türlü sahteciliği önlemek için çalışıyor, sahip olduğumuz ileri AR-GE gücümüzle yenilikçi ve kapsamlı analiz yöntemleri geliştiriyor, balda yapılan hilelere karşı çok ciddi mücadele veriyoruz.”
Balparmak Arıcılık Akademisi ile Arıcılık Mesleğine Sürdürülebilir Destek
“Tesisimize gelen balları, Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanında ilk, gıda alanında 8. olan AR-GE merkezimizde geliştirdiğimiz yeni metotlar da dahil olmak üzere APİLAB Kalite Kontrol Laboratuvarımızda en az 100 parametrede analiz ediyoruz. Sadece doğallığından emin olduklarımızı ambalajlayarak Balparmak güvencesiyle tüketicimizin sofrasına sunuyoruz. Bir yandan da gittikçe yaşlanan ve artık bir meslek tercihi olmaktan çıkmaya başlayan arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmak için de eğitim projeleri hayata geçiriyoruz. Bunun için 2015 yılında başlattığımız Orkide projemizin kapsamını genişleterek projenin Balparmak Arıcılık Akademisi adıyla yoluna devam etmesine karar verdik. Balparmak Arıcılık Akademisi, 2018’den beri kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması misyonuyla, arıcı dostlarımızın gelişimlerini destekliyor. Bunun yanı sıra, akademimizde mevcut arıcılarımızın teknik bilgilerini güncellemeye yönelik eğitimler veriliyor. Daha verimli ve kaliteli arı ürünleri üretimini destekleyen bu eğitimlerle, arıcılığın sürdürülebilirliğini sağlamak için çalışıyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Kovandan Sofraya Balın İzini Takip Et!
Balparmak, tüketicisine sunduğu “Bu Doğallık Nereden Geliyor” izlenebilirlik projesi ile doğal bala güvenle ulaşmayı mümkün kılıyor. Bu proje ile Balparmak ürünlerinin üzerine yerleştirilen Kare Kod uygulaması sayesinde, tüketicilerine ürünlerini doğrulatabilme ve ürünlerin analiz raporuna ulaşma imkanı sağlıyor.
Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, bu projeye verdikleri önemi şu sözlerle ifade ediyor: “Tüketicilerimizin evine götürdüğü, sofrasına koyduğu ürünün doğal ve tüm kalite standartlarına sahip olduğunu, hangi bölgeden geldiğini ve içindeki polenlerin bitki çiçek kaynağını görebilmelerini istiyoruz. Böylece, ürünle ilgili tüm bilgilere sahip olduktan sonra geriye yalnızca onu keyifle ve huzurla tüketmeleri kalıyor. Bunu, 45 yıllık sektör liderliğimizin bir gereği ve tüketicimize olan sorumluluğumuz olarak görüyoruz” diyor.
2025 Balparmak Takviminde de doğallığı işliyor
“Bu Doğallık Nereden Geliyor” izlenebilirlik projesini 2025 takvimine de taşıyan Balparmak, tam 33 yıldır aralıksız yayınlanan ve her yeni yılda tüketicileri tarafından merakla beklenen Balparmak Takvimi’nde şu mesajı veriyor:
“Doğa, her şeyin başlangıcı. Her sabah üstümüzde yükselen güneş, yemyeşil ormanlar, mis kokulu çiçekler, toprakla buluşan yağmur… Kusursuz bir düzen. Doğanın içindeki her bir parça, yaşamın devamı için birlikte çalışıyor ve doğa, sunduğu mucizeleriyle bize hayat veriyor. Bu hayranlık uyandıran yaşam döngüsünün en çalışkan üyeleriyse hiç şüphesiz ki arılar.
Doğanın eşsiz mimarları arılar, kendi dünyalarında mükemmel bir ahenkle çiçekten çiçeğe dolaşırken hiç farkında olmadan yaşamı devam ettiriyorlar. Bu küçük varlıkların özenle taşıdığı polenler yaşamı canlandırıyor. Arıların asıl mucizesiyse sabırla ve özveriyle ürettikleri o sihirli damlalardan geliyor; bal! Arıların insanlığa hediyesi, dünyanın doğal lezzeti.
Arıların bu mucizesi, arıcıların tutkusu olmasa hiç bizlere ulaşabilir mi? Arıcılar bu değerli sürecin en kıymetli parçalarından biri. Onlar, balın doğallığını korumak adına işlerini sevgiyle gönülden yapıyorlar. Doğadan ilham alıyor, arıya ve doğaya büyük bir özenle yaklaşıyorlar. Arıcılar, arılarla kurdukları bu eşsiz ortaklıkla bir ata yadigârı olan arıcılık mesleğini yaşatmaya devam ediyorlar.
İşte biz doğanın mucizesi, arıların emeği ve arıcıların fedakarlığıyla süren bu doğal işbirliğini saygıyla devralıyoruz. Balın, doğadan sofranıza uzanan bu benzersiz hikâyesini özenle takip ediyor ve doğallıklarını koruyarak siz değerli Balparmak sevenlerin sofralarına taşıyoruz. Doğal balın hikâyesi nesiller boyu sürsün diye var gücümüzle çalışıyor ve bu büyüleyici hikâyenin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. İşte Balparmak’ın doğallığı da buradan geliyor.”
Balparmak’a Dünya Gıda Günü’nde Önemli Ödül - Ekim 2019
Balın, arıların ve arıcılığın geleceği için sürdürülebilir projeler hayata geçiren Balparmak, Sürdürülebilir Gıda Zirvesi kapsamında düzenlenen Dünya Gıda Günü Ödülleri’nde arı, arıcılık ve ekosistemin geleceği için yürüttüğü projelerle ödüle layık görüldü.
Her yıl gıda sistemlerinde sürdürülebilirlik dönüşümünü ve iş modellerinde değişimi hızlandırmak amacıyla önde gelen gıda markalarını, girişimcileri, yatırımcıları, uluslararası kuruluşları, kamu ve sivil toplum dahil sektörün diğer tüm paydaşlarını bir araya getiren 5. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi 17 Ekim’de İstanbul’da düzenlendi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ve Sürdürülebilirlik Akademisi’nin destekleriyle ‘Dünya Gıda Günü’ buluşmasının da yapıldığı zirvede Dünya Gıda Günü Ödülleri de sahiplerini buldu. Balın, arıların ve arıcıların yarını için çalışan Balparmak, arı, arıcılık ve ekosisteme sahip çıkmak için yürüttüğü çalışmalardan dolayı ödüle layık görüldü.
Hedef 70 bin kişiye ulaşmak
Balparmak’a ödül kazandıran çalışmalardan biri olan ve TEMA Vakfı ve Balparmak Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle hayata geçirilen “Arılar Varsa Yarınlar Var” projesi arıların, ekosistemin çeşitliliğine ve yaşamın sürdürülebilirliğine katkıları konusunda kamuoyunda farkındalık yaratmayı hedefliyor. Proje çerçevesinde belirlenen 30 ildeki ilkokullarda gerçekleştirilecek eğitimlerle çocuklara, yaşamın çeşitliliğinde büyük bir görev üstlenen arıların yarınlar için önemi anlatılacak. 2, 3 ve 4. sınıf öğrencilerine verilecek iki ders saati süren eğitimlerin ardından öğrencilere arı farkındalık kitleri verilecek. Yetişkinlere ise 30 ilde farkındalık stantları, 10 ilde Arıların İzinde Bisiklet Turları’nın yanı sıra proje için özel olarak hazırlanan arilarvarsa.org internet sitesi vasıtasıyla ulaşılacak. Üç yıl sürmesi planlanan projeyle Balparmak, 50 ilde 46 bin 500’ü çocuk olmak üzere toplamda 70 bin kişiye ulaşmayı hedefliyor.
Arıcılık Akademisi ile kadınlar ve gençler sektöre kazandırılıyor
Geçen yıl Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) katkılarıyla kurulan Balparmak Arıcılık Akademisi ile arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak için kadınları ve gençleri sektöre kazandırmak ve balın yanı sıra arısütü, polen, propolis gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasına destek olmak amaçlanıyor. Balparmak Arıcılık Akademisi’nin geçen yıl Aralık ayında Balparmak’ın Muğla Ula’daki yerleşkemizde başlayan eğitimlerinde katılımcılara koloni yönetimi, arı hastalıkları, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları gibi birçok farklı konuda akademisyenler eşliğinde eğitimler veriliyor.
Sınıf eğitimlerimizle eş zamanlı olarak, gezici eğitim aracıyla verilen eğitimlerle ise bal ve katma değerli arı ürünlerinin üretimini uygulamalı olarak gösteriyor ve mevcut arıcıların da bilgileri güncelleniyor. Balparmak Arıcılık Akademisi web sitesi üzerinden verilen uzaktan eğitimlerle ise isteyen herkese arıcılık konusundaki temel bilgilere her zaman ulaşma imkanı sağlanıyor. Uzaktan ve/veya gezici eğitimlere katılan ve başarıyla tamamlayan herkes, Bal-Der (Arı Ürünleri ile Sağlıklı Yaşam Platformu) katılım sertifikasını almaya hak kazanıyor. Uzaktan eğitim ile birlikte uygulamalı sınıf eğitimlerini başarıyla tamamlayan adaylara ise Balparmak tarafından arılı iki adet kovan hediye edilerek mesleğe ilk adımı atmalarına destek olunuyor. Proje kapsamında 2020 sonuna kadar yaklaşık 300 kadın ve genç arıcı adayına eğitim verilmesi planlanıyor.
Balparmak Arı Sütünün Geleceği İçin Çalışıyor - Ocak 2019
Balparmak, arıların ürettiği en değerli besinlerden biri olan arı sütü üretiminin sürdürülebilirliğini sağlamak ve güvenli arı sütü üretiminin koşullarını belirlemek amacıyla hayata geçirdiği “Arı Sütü Üretiminde Farklı Besleme, Saklama ve Ambalajlama Tekniklerinin Kalite Parametreleri ve Ekonomik Sürdürülebilirlik Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi” konulu araştırma projesini hayata geçiriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) Ar-Ge Destek Programı kapsamında desteklenen projenin tanıtım toplantısı 10 Ocak Perşembe günü gerçekleştirildi.
Arıların önemine dair farkındalık yaratmak ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliği için çalışan Balparmak; bir yandan da arı sütü, polen, propolis gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılması için projeler gerçekleştirmeye devam ediyor. Bu çerçevede Balparmak, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Arıcılık Şubesi ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile işbirliği yaparak “Arı Sütü Üretiminde Farklı Besleme, Saklama ve Ambalajlama Tekniklerinin Kalite Parametreleri ve Ekonomik Sürdürülebilirlik Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi” konulu araştırma projesini hayata geçiriyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) Ar-Ge Destek Programı kapsamında desteklenen projenin tanıtımı, 10 Ocak Perşembe günü yapılan toplantıyla gerçekleştirildi. Üretiminden tüketimine kadar olan süreçte, arı sütünün biyokimyasal özelliklerini etkileyen parametrelerin belirlenmesinin amaçlandığı proje kapsamında, Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından altı ay boyunca farklı arı sütü üretim metotları denenecek. Elde edilen ürünler üzerinde yapılacak raf ömrü çalışmasıyla, arı sütünün ideal saklama koşulları, ambalajlama özellikleri ve raf ömrü süresi belirlenecek. İki yıl sürecek projede, belirlenen ideal üretim yöntemi ile ikinci yıl tekrar verileri doğrulamak amacıyla üretim gerçekleştirilecek. Proje, arı sütünün farklı özelliklerinin bir arada ve detaylı olarak incelenmesi açısından bir ilk olma özelliği de taşıyor.
Arı sütü projesi tanıtım toplantısında konuşan Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, şunları söyledi: “Arı sütü çok değerli ama raf ömrü çok kısa olan bir ürün. Bu projeyle saf arı sütünün hangi koşullarda besin değerini kaybetmeden saklanacağını bilimsel olarak belirleyeceğiz. Ayrıca arı sütünün üretimi, ambalajlanması ve saklama koşullarını kapsamlı bir biçimde inceleyecek, güvenli arı sütünün koşullarını ve ülkemizin arı sütü üretim potansiyelini rakamlarla belirleyeceğiz. Arı sütünün kovandan tüketiciye güvenli bir şekilde ulaştırılmasını sağlayacağız.”
Balparmak Geleceğin Arıcılarını Yetiştiriyor - Aralık 2018
Balparmak’ın, arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiği Balparmak Arıcılık Akademisi, eğitimlerine başladı. Akademi’nin Muğla-Ula’daki merkezinde gerçekleştirilen kış dönemi sınıf eğitimlerinin ardından Nisan ayında örnek arılıkta uygulamalı saha eğitimleri başlayacak.
Balparmak’ın, arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak için kadınları ve gençleri sektöre kazandırmayı hedeflediği ve balın yanı sıra arısütü, polen, propolis gibi katma değerli arı ürünleri üretiminin artırılmasına destek olmak amacıyla kurduğu Balparmak Arıcılık Akademisi, eğitimlerine 3 Aralık tarihinde Muğla-Ula’daki yerleşkesinde başladı. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ula Meslek Yüksek Okulu Arıcılık Bölümü’nden, Dr. Öğretim Üyesi Ali İhsan Öztürk ve konuyla ilgili uzmanlar tarafından verilen eğitimler, Nisan ayına kadar devam edecek. Balparmak’ın, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla (EBRD) hayata geçirdiği Arıcılık Akademisi’nin, üçer haftalık kış dönemi sınıf eğitimlerine, bugüne kadar 40 arıcı adayı katıldı.
Sınıf ve örnek arılıkta verilecek uygulamalı sınıf eğitimleri ise Nisan-Kasım 2019 tarihleri arasında üçer haftalık dönemler halinde yapılacak. Eş zamanlı olarak, Balparmak’ın gezici eğitim aracıyla köy ziyaretlerinde verilecek eğitimlerde, bal ve katma değerli arı ürünleri üretimi uygulamalı olarak gösterilirken, mevcut arıcıların bilgilerinin güncellenmesi de amaçlanıyor. Balparmak Arıcılık Akademisi web sitesi üzerinden sürdürülecek uzaktan eğitimler sayesinde, arıcılık konusundaki temel bilgilere her zaman ulaşma imkanı sunulacak.
Uzaktan ve/veya gezici eğitimlere katılan ve başarıyla tamamlayan herkese, Bal-Der (Arı Ürünleri ile Sağlıklı Yaşam Platformu) katılım sertifikası verilecek. Uzaktan eğitim ile birlikte uygulamalı sınıf eğitimlerini başarıyla tamamlayan adaylara ise ek olarak Balparmak tarafından arılı iki adet kovan hediye edilecek ve böylece arıcılığa ilk adımlarını atmalarına destek olunacak.
Balparmak ApiteraZen ile Havalar Değişse de Vız Gelir - Aralık 2018
Doğal ürünleri tercih eden sağlıklı yaşam tutkunları için dünyanın en mucizevi besini olan balı, doğal ve saf diğer arı ürünleriyle bir araya getirerek Apitera Serisi’ni hazırlayan Balparmak, yeni reklam filminde arıların mucizevi salgısı propolis içeren ApiteraZen’in, her mevsim yanınızda olduğunu anlatıyor.
Doğal ve gerçek balı, diğer arı ürünleri ile bir araya getirerek yenilikçi ve katma değerli ürünler sunan Balparmak’ın, Apitera Serisi’nden ApiteraZen ürünü için hazırlanan reklam filmi yayına girdi. TBWA\Istanbul tarafından hazırlanan yeni reklam filminde, doğanın küçük kahramanı arıların büyük gücüne vurgu yapılıyor. “Mevsimler değişir, havalar değişir. ApiteraZen ile vız gelir” sloganıyla başlayan reklam filminde, birdenbire değişen hava ve başlayan yağmur karşısında ne yapacağını bilemeyen bir anne ve küçük kızı, arıların bir araya gelerek oluşturduğu şemsiyenin altında gülümseyerek yola devam ediyor.
“Doğanın Gücü Yanında” sloganıyla tüketicilerle buluşan Apitera Serisi’nin yeni reklam filminin yönetmenliğini Walky - Talky, prodüksiyonunu ise Octopus üstleniyor.
Reklam Filmi Linki: https://www.youtube.com/watch?v=Fog-CzHyy6c
Sosyal medya hesapları:
Facebook: https://www.facebook.com/Balparmak
Twitter: https://twitter.com/balparmak
Instagram: https://www.instagram.com/balparmakbal/?hl=tr
Kampanya Künyesi
Reklamın Başlığı: Balparmak Apitera - Doğanın Gücü Yanında
Reklamveren: Balparmak
Reklamveren Temsilcisi: Dr. Pınar Nokay, Cemil Durgun, Demet Umezu, Ayça Zengin Sarı, Elif Gökçe Aydoğmuş
Kreatif Ajans: TBWA\İstanbul
Prodüksiyon Şirketi: Octopus
Yönetmen: Walky - Talky
Müzik: Jingle Jackson
Balparmak Ortadoğu’yu Türk Balıyla Tanıştıracak - Kasım 2018
Balparmak ve IFFCO’dan Önemli İşbirliği
Balparmak, Ortadoğu bölgesinin en önemli hızlı tüketim sektörü oyuncularından IFFCO ile işbirliği anlaşması imzaladı. İşbirliği çerçevesinde Balparmak’ın çiçek ve çam balları ile Apitera ve BallıMix gibi inovatif ürünleri, ilk olarak Dubai’de satışa sunuldu. Ardından GCC (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi) bölgesinde yer alan ülkelerde de tüketiciyle buluşacak.
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki hızlı tüketim sektörünün en önemli oyuncularından IFFCO ile imzaladığı işbirliği anlaşmasıyla, Ortadoğu’yu Türk balıyla tanıştıracak. Binlerce endemik bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu’nun çiçek balı, dünya rezervinin %90’ı Türkiye’de bulunan çam balı, Apitera ve BallıMix gibi inovatif ürünler, Kasım ayı itibariyle Dubai’de Carrefour ve Union Cooperative Society gibi zincir marketlerde tüketiciyle buluştu.
İşbirliğine ilişkin konuşan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “En önemli amacımız Türk balının tüm dünyada bilinirliğini artırabilmek. Aynı zamanda Turquality’den aldığımız destekle yurtdışına yerli ürünlerle açılıp, ülke ekonomisine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede IFFCO ile yaptığımız işbirliği büyük önem taşıyor. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde bulunan ulusal, yerel zincir marketler ve geleneksel ticaretin yanı sıra, ev dışı tüketim kanalı temsilcileri vasıtasıyla buradaki tüketicileri de Türk balıyla tanıştıracağız. Türkiye’de tek, Avrupa’nın en kapsamlı 4 eşdeğer bal ihtisas laboratuvarlarından birine sahip olan Balparmak’ı, dünya markası yapmak için yolumuza bundan sonra da başarıyla devam edeceğiz.” dedi.
Balparmak’ın Yeni Reklam Filmi Yayında Balparmak Balı Özenle Seçer - Ekim 2018
Dünyanın en mucizevi besini olan balın, doğallığını ve saflığını korumak için çalışan Balparmak, genç oyuncu Aslı Bekiroğlu’nun rol aldığı yeni reklam filminde, 38 yıldır Türkiye’nin dört bir yanına giderek balları, arıcılardan özenle seçtiğini anlatıyor.
Balparmak, TBWA\Istanbul tarafından hazırlanan yeni reklam filminde, doğal ve özel balın peşinden giden Aslı’nın hikayesi üzerinden, 38 yıldır balı, Türkiye’nin dört bir yanından nasıl seçtiğini keyifli bir dille anlatıyor. Sevilen genç oyuncu Aslı Bekiroğlu’nun rol aldığı reklam filminde, “Doğal bal için her yere giderim” diyen Aslı, aradığı özel balı bulmak için dağ tepe dolaşıyor. Ardından balını Yaşar Amca’dan alıp geri dönerken Yaşar Amca’nın eşi, Aslı’nın bu kadar yorulmasına gerek olmadığını, Balparmak’ın da onların balını seçip aldığını söylüyor.
Sloganı “Özenle Seçilen Balparmak” olan ve Balparmak ballarının tüm doğallığıyla sofralara geldiğine vurgu yapan reklam filminin yönetmenliğini Ozan Yalabık, prodüksiyonunu ise Red Elephant üstleniyor.
Reklam Filmi Linki: https://youtu.be/-C85qhYa11g
Sosyal medya hesapları:
Facebook: https://www.facebook.com/Balparmak
Twitter: https://twitter.com/balparmak
Instagram: https://www.instagram.com/balparmakbal/?hl=tr
Hashtag: #doğabenimolayım #doğalınpeşinde #doğayadöndüm #balparmak
Kampanya Künyesi
Reklam veren: Balparmak
Reklamın Başlığı: Balparmak - Özenle Seçilen Bal
Reklamveren Temsilcisi: Dr. Pınar Nokay, Cemil Durgun, Demet Umezu, Ayça Zengin Sarı, Elif Gökçe Aydoğmuş, Gülay Yalçınkaya
Reklam Ajansı: TBWA\Istanbul
Prodüksiyon Şirketi: Red Elephant
Yönetmen: Ozan Yalabık
Balparmak Arıcılık Akademisi Eğitimleri Başlıyor - Ekim 2018
Bu yıl 15-19 Ekim günleri arasında Balparmak ana sponsorluğunda, Muğla Ölüdeniz’de gerçekleştirilen 6. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi’nde Balparmak, arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiği, Balparmak Arıcılık Akademisi’ni duyurdu.
Arıcılık sektörünün en önemli etkinliklerinden biri olan 6. Uluslararası Muğla Arıcılık ve Çam Balı Kongresi, bu yıl 15-19 Ekim günleri arasında Liberty Hotels Lykia Ölüdeniz’de gerçekleştirildi. Ülkemiz ve dünya arıcılığının teknik ve ekonomik sorunlarının masaya yatırıldığı, çözüm yollarının tartışıldığı, çam balının ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtıldığı Kongre’de Balparmak, arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak ve balın yanı sıra arısütü, polen, propolis gibi bala göre ekonomik değeri daha yüksek olan arı ürünleri üretiminin artırılmasına destek olmak amacıyla kurduğu, Balparmak Arıcılık Akademisi’ni katılımcılarla paylaştı.
Öncelik arıcı olmak isteyen kadınlar ve gençler
Balparmak, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (EBRD) aldığı destekle hayat geçirdiği bu önemli proje ile öncelikli olarak, kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılmasını hedefliyor.
Balparmak Ar-Ge ve Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı, Arıcılık Akademisi’yle ilgili şu detayları paylaştı; “Uzman akademisyenlerin eğitmenlik yapacağı Balparmak Arıcılık Akademisi’nde uzaktan, gezici ve uygulamalı sınıf eğitimi şeklinde koloni yönetimi, arı hastalıkları, arı ürünleri üretimi, arıcılık ekipmanları gibi birçok farklı konuda eğitimler düzenleyeceğiz. Uzaktan eğitimler sayesinde, arıcılık konusundaki temel bilgilere her zaman ulaşma imkanı sunarken, gezici eğitim aracımız sayesinde köylerinden ayrılamayan, arıcılık hakkında bilgi sahibi olmak isteyen kişilere, teorik ve uygulamalı eğitim imkanı da sağlayacağız. Uygulamalı sınıf eğitimlerinde ise belirlenen konularda teorik ve uygulamalı eğitimler, arıcıların kolay ulaşabileceği Muğla’nın Ula bölgesinde yer alan “Balparmak Arıcılık Akademisi Ula Merkezi”nde belirli dönemlerde verilecek. Ula merkezinde kurulan modern arılıkta, arı ürünleri üretimi uygulamalı olarak gösterilecek. Eğitimi başarıyla tamamlayan tüm arıcı adaylarına, Bal-Der (Arı Ürünleri ile Sağlıklı Yaşam Platformu) katılım sertifikası vermenin yanı sıra, hediye edeceğimiz arılı 2 adet kovan sayesinde, arıcılığa ilk adımı atmalarına destek olacağız” dedi.
Arıcılık Akademisi’nin sadece arıcılara değil Balparmak’ın sektör paydaşlarına da önemli katkılar sağlayacağına değinen Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Kapsayıcı Politikalar Uzmanı Mehmet Üvez, “Günümüzde stratejik büyümenin en önemli araçlarının başında Ar-Ge geliyor. Balparmak’ın, EBRD’nin sağladığı bu finansmanı Ar-Ge çalışmalarında kullanarak hem markasını güçlendireceğine hem de satışlarını artıracağına inanıyoruz. Hali hazırda arıcılara yaygın eğitimler veren Balparmak bu kapsayıcı projeyle, ilk etapta Muğla bölgesinin uzak dağlık bölgelerinde, kadınlar ve gençler için istihdam olanağı yaratacak. EBRD tarafından desteklenen eğitim programı, özellikle gençler ve kadınlar için yenilikçi çevrimiçi (online) araçlar ile uzaktan öğrenmeyi ve sahadaki mobil destek ekipleriyle de yüz yüze etkileşimi sağlayacak” diye konuştu.
Bu Yıl Çam Balı Hasadından 15 Bin Ton Bal Bekleniyor - Eylül 2018
Her yıl ağustos-kasım ayları arasında Muğla’nın Marmaris ve Yerkesik bölgelerinde gerçekleştirilen çam balı hasadı devam ediyor. Bu yılki hasattan 15 bin ton çam balı elde edilmesini beklediklerini belirten Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Türkiye çam balının anavatanı. Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ı ülkemizde gerçekleşiyor. Balın ve arıların geleceğini düşünen Balparmak olarak bundan sonra da memleketimizin en iyi ballarını özenle seçip doğallığından ve saflığından emin olduktan sonra sofralara sunmaya devam edeceğiz” dedi.
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak’ın her yıl ağustos - kasım ayları arasında Muğla’da gerçekleştirdiği çam balı hasadı devam ediyor. Muğla’nın Marmaris ve Yerkesik bölgelerinde kasım ayına kadar devam edecek hasattan bu yıl 15 bin ton çam balı elde edilmesi bekleniyor. Kızılçamdan elde edilen ve her yıl ortalama 12-15 bin ton üretilen çam balının dünyadaki salgı balları arasında en değerlisi olduğunu hatırlatan Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, çam balının anavatanının ise Türkiye olduğuna dikkat çekti.
“Çam balı 10 bin ailenin geçim kaynağı”
Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 90’ının Türkiye’de gerçekleştiğinin altını çizen Altıparmak, “Çam balı ülkemizde kızılçam sahalarının yaygın olduğu Muğla-Marmaris-Aydın-Kuşadası ve Çanakkale ile Kaz Dağları’nın belirli bölgelerinde üretiliyor. Bir kızılçamdan yılda en az 14-20 kilo arasında çam balı elde edilebiliyor. Bu bal 10 bin arıcı ailesinin de geçim kaynağını oluşturuyor. Biz de çam balının kovandan sofraya güvenle ulaşmasını sağlamak için balı direkt olarak arıcılarımızdan alıyoruz. Ardından çam balını da tüm ballarımızda olduğu gibi en az 92 parametre içeren analizlerden geçirip doğal, saf ve sağlıklı olduğundan eminsek tüketicilerimize sunuyoruz” dedi.
Her yıl 10 bin bal numunesi analiz ediliyor
Balparmak’ın bal ve arı ürünleri alanındaki Türkiye’nin ilk ve tek Ar-Ge merkezine sahip olduğunun altını çizen Özen Altıparmak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ar-Ge merkezimiz bugün Avrupa’nın en kapsamlı dört eşdeğer bal ihtisas laboratuvarı arasında yer alıyor. Bal ve Diğer Arı Ürünleri Araştırma ve Kalite Kontrol Laboratuvarımızda her yıl 8-10 bin adet bal numunesini analiz edebiliyoruz. Ciromuzun yaklaşık yüzde 2’sini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyoruz. Bunun neticesinde de BallıMix, Apitera serisi, Katla Balla gibi katma değerli ve inovatif ürünleri tüketicilerimize ulaştırıyoruz. Balın ve arıların geleceğini düşünen Balparmak olarak bundan sonra da memleketimizin en iyi ballarını özenle seçip doğallığından ve saflığından emin olduktan sonra sofralara sunmaya devam edeceğiz.”
Arıcılık Akademisi eğitimleri Ekim ayında başlıyor
Arıların ekosistemin en önemli canlıları olduğunu ve dünyamızın geleceği için korunması gerektiğini hatırlatan Özen Altıparmak, 2004 yılından bu yana Türkiye’deki arıcılara verdikleri eğitimlerle zirai ilaç kullanımı, su ve çevre kirliliği, baz istasyonlarıyla radyolojik etkileşim ve iklim değişikliği gibi arı popülasyonlarını olumsuz etkileyen konularda farkındalık yaratmaya çalıştıklarını belirtti. Bu çerçevede hayata geçirilecek son projenin ise Balparmak Arıcılık Akademisi olduğunu söyleyen Altıparmak, akademiye ilişkin şu bilgileri verdi: “Türkiye’nin sahip olduğu arıcılık potansiyelini en iyi şekilde kullanmak ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla kurduğumuz Balparmak Arıcılık Akademisi eğitimlerine Ekim ayında Muğla bölgesinde başlayacağız. Önceliğimiz kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması. Ayrıca bal dışı arısütü, polen, propolis gibi bala göre ekonomik değeri daha yüksek olan arı ürünleri üretiminin artırılması da hedeflerimiz arasında yer alıyor. Balparmak Arıcılık Akademisi’nde alanında uzman akademisyenlerin öncülüğünde uzaktan eğitim, gezici eğitim ve uygulamalı sınıf eğitimi olmak üzere üç farklı modelle arıcılık eğitimi vereceğiz. Akademiyi başarıyla tamamlayanlara arılı iki kovan hediye ederek arıcılığa adım atmalarını sağlayacağız.”
Balparmak TEMA Vakfı İşbirliği ile “Arıyı Unutma” Dedi - Mayıs 2018
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, farkındalık yaratmak amacıyla geçen yıl hayata geçirdiği “Arıyı Unutma” kampanyasıyla 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nde bir kez daha arıların dünya ekosistemi için önemine dikkat çekti. Kampanyaya özel çekilen ve ünlü oyuncu Ayşe Tolga’nın bir arıyı seslendirdiği videoyu sosyal medyada paylaşan Balparmak, videonun aldığı her beğeni ve paylaşım için TEMA Vakfı’na bağışta bulunacak. Dünya Arı Günü kutlamaları çerçevesinde Balparmak Çekmeköy tesislerinde düzenlenen etkinlikte “Arıyı Unutma!” demek için arıların en sevdiği çiçekler ekildi.
Türkiye’nin dört bir yanında verdiği arıcılık eğitimleri ve sürdürülebilirlik odaklı çalışmalarıyla kaliteli bal üretimini destekleyen Balparmak, 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nü “Arıyı Unutma” kampanyasıyla kutluyor. Arıların doğa ve insan yaşamına katkısına dikkat çekmek ve bu konuda toplumda farkındalık yaratmak amacıyla 2 yıldır devam eden kampanya kapsamında, arılarla ilgili ünlü oyuncu Ayşe Tolga’nın ses verdiği bir kısa film çekildi. Meyve türleri ağırlıkta olmak üzere dünya bitkilerinin yüzde 80’inin polenini dağıtan arıların yaşam zincirinin en önemli halkalarından biri olduğuna dikkat çeken videonun sosyal medyada aldığı her beğeni ve paylaşım için Balparmak TEMA Vakfı’na bağışta bulunacak.
Balparmak, Dünya Arı Günü’nü kutlamak amacıyla 20 Mayıs Pazar günü Çekmeköy’deki tesisinde renkli bir etkinliğe de ev sahipliği yaptı. Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Balparmak Pazarlama Direktörü Dr. Pınar Nokay, Balparmak Bal Tedarik Müdürü İsfendiyar Üzümcü ve Aromaterapist ve İyi Yaşam Koçu Ayşe Tolga’nın da yer aldığı etkinliğe ünlü isimler de konuk olarak katıldı.
“Arı popülasyonunun artması için arıcılarla birlikte arı gibi çalışıyoruz”
Balparmak’ın 2004 yılından bu yana verdiği eğitimlerle Türkiye’deki arıcıları; zirai ilaç kullanımı, su ve çevre kirliliği, baz istasyonlarıyla radyolojik etkileşim ve iklim değişikliği gibi arı popülasyonlarını olumsuz etkileyen nedenler konusunda bilinçlendirdiğini söyleyen Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak: “Arılar, yirmi milyon yıldır bal üretiyor. Ekosistemimizin en çok çalışan canlıları. Hem bitki popülasyonlarının devamlılığını sağlıyor, hem de meyvelerin verimliliğini ve kalitesini artırıyorlar. Yani yaşamın devamlılığı için en büyük rolü onlar üstleniyor. Einstein’ın “Arılar yeryüzünden kaybolursa insanlığın dört yıl ömrü kalır.” sözü hala geçerliliğini koruyor. Balparmak olarak Türkiye’nin dört bir yanındaki arıcılarla birebir iletişim içindeyiz çünkü balı direkt arıcıdan alıyoruz. Arı popülasyonunun artması, kaliteli bal üretimi için arıcılara büyük rol düşüyor. Verdiğimiz eğitimler ve Arıcım projemiz gibi çalışmalarımızla öncelikle arıcılarda bu farkındalığı artırmak istiyoruz. Ancak bu konuda hepimize sorumluluk düşüyor. TEMA Vakfı ile işbirliği içinde düzenlediğimiz ‘Arıyı Unutma’ kampanyamız ile bu yıl toplumumuzda bu farkındalığı daha üst seviyeye çıkarma hedefindeyiz. Sosyal medya artık hayatımızın bir parçası. Videomuzu herkes izlesin, paylaşsın. Bilen bilmeyene anlatsın. Pencere önüne arıların sevdiği bitkileri eksin. Hep birlikte sorunun değil çözümün bir parçası olalım.” dedi.
Arıların yaşam için önemine değinen TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Arıların olmadığı bir yaşam düşünmemiz mümkün değil. Dünya üzerindeki çiçekli bitki ve ağaçların %80’i varlığını sürdürebilmek için önemli ölçüde arılara ihtiyaç duyuyor. Gıdamızı sağlayan en önemli yüz bitkinin yetmişi arıların polenlerini dağıtması ile varlığını sürdürüyor. Yaşamın devamlılığı için arıların karşılıksız sunduğu bu ekosistem hizmetinin bedelini ödeyemeyiz. Her üç lokmamızdan birini arılara borçlu olduğumuzu unutmamalı ve dünya üzerinde arı nüfusunu olumsuz etkileyen faktörleri ortadan kaldırmak için hep birlikte çalışmalıyız” dedi.
Yeni lezzet, yeni kıvam: Balparmak BallıMix yenilendi! - Mayıs 2018
Balparmak’ın yenilikçi ürünü BallıMix, daha yoğun fındık daha kolay sürülür kıvamıyla yeniden sofralarda! BallıMix’in balı Balparmak’tan, fındığı Doğu Karadeniz’den.
Baldaki deneyim ve uzmanlığını yenilikçi ballı karışımlar serisi ile sürdüren Balparmak, serinin ilk ürünü Ballımix’i yeniledi: Şimdi BallıMix, daha çok fındık tadına, daha kolay sürülebilir bir kıvama sahip.
Anneler için kahvaltıda yepyeni, benzersiz ve güvenli bir seçenek olan ve çocukların severek tüketeceği BallıMix, koruyucu madde, trans yağ ve renklendirici içermiyor.
Şeker yok, bal var
İnovatif ve bilimsel yaklaşımıyla Türkiye’yi yenilikçi ürünlerle buluşturan Balparmak’ın, ballı fındık ezmesi BallıMix’i tüketici ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak yenilediğini söyleyen Balparmak Pazarlama Direktörü Dr. Pınar Nokay, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını da aktardı: “Balparmak olarak yaptığımız tüketici anketinin sonuçlarına göre; görüştüğümüz 331 annenin yüzde 42’sinin çocuğuna verdiği atıştırmalıkların doğal olmasına öncelik verdiğini, yüzde 32’sinin ise önceliği, atıştırmalığın katkısız olmasına verdiğini tespit ettik. *Araştırmamıza katılan annelerin %93'ü çocuklarına **atıştırmalık verirken suçluluk duygusu hissettiğini belirtti. Şeker içermeyen, yoğun bal ve fındığın harmanlanmasıyla yepyeni bir alternatif olan BallıMix’i, her yaş grubu keyifle ve güvenle tüketebilir.”
Balı Balparmak’tan, fındığı Doğu Karadeniz’den
BallıMix, Balparmak ARGE Merkezi’nin yoğun araştırmaları sonucu geliştirildi: Lezzeti mükemmel, kıvamı kolayca sürülebilir nitelikte.
BallıMix’te, Türkiye’nin iyi bal veren yörelerinden derlenen ve doğallığı, saflığı Balparmak Kalite Kontrol Laboratuvarı’nda en az 92 parametrede analizle saptanan Balparmak balı kullanıldı. BallıMix’in fındığı ise, dünyanın en önemli fındık üretim bölgesi olan Doğu Karadeniz’den.
Balparmak BallıMix, ulusal marketlerde, 375 gramlık cam kavanozlarda tüketicileriyle buluşuyor.
*Poltio: Sosyal anket servisi
**Faydalı olmadığını düşündüğü atıştırmalık
Ayşe Tolga Ünlü İsimlere Apiterapi’yi Anlattı - Şubat 2018
Oyunculuk ve aromaterapi konusundaki başarılı çalışmalarına arı ürünleriyle tedavi anlamına gelen apiterapiyi de ekleyen Ayşe Tolga, Balparmak’ın Apitera Serisi’nin tanıtımı için kameraların karşısındaydı.
8 Şubat’ta Nişantaşı’nın popüler mekânlarından Room and Rumours'ta Balparmak ve Ayşe Tolga ev sahipliğinde yapılan buluşmaya Akasya Asıltürkmen, Başak Sayan, Sinem Güven, Duygu Boztepe, Doris Hofer ve Duygu Akdeniz gibi ünlü isimler katıldı.
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak’ın yenilikçi ürünü Apitera Serisi’nin reklam yüzü olan oyuncu Ayşe Tolga, serinin Nişantaşı Room and Rumours’ta yapılan lansmanına Balparmak ile birlikte ev sahipliği yaptı. İçeriğinde doğal şifalı bitkiler, bal ve arıların mucizevi salgısı propolis bulunan Apitera Serisi’nin tanıtıldığı etkinliğe Akasya Asıltürkmen, Başak Sayan, Sinem Güven, Duygu Boztepe, Doris Hofer ve Duygu Akdeniz gibi isimler katıldı. Arı sevgisinin çok küçükken evlerinin arka bahçesinde oynarken başladığını söyleyen Tolga, sağlıklı yaşam tüyolarını da katılımcılarca paylaştı. Ayşe Tolga’nın rol aldığı Apitera Serisi’nin reklam filmleri de toplantıda izlendi.
Yeni Trend Apiterapi!
Arı ürünleriyle tedavi anlamına gelen ve binlerce yıldır uygulanan Apiterapi’nin yükselen bir sağlık trendi olduğuna dikkat çeken Tolga, “Hepinizin bildiği gibi hız kavramı artık hayatımızın her alanında karşılaştığımız bir sorun. Günlük yaşam tempomuzda gerek bağışıklık sistemimizi güçlendirmek, yorgunlukla, stresle başa çıkabilmek gerekse hatırlamamız gereken onca şey için hafızamızı zinde tutmak ve desteklemek için bazı takviyelere ihtiyacımız oluyor. İşte, Apitera Serisi bu ihtiyaçlarımıza cevap olacak.” dedi.
Balparmak’tan Yeni Reklam Filmleri Ayşe Tolga, Apitera Serisini 3 Yeni Reklam Filmiyle Anlatıyor - Ocak 2018
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, Apitera serisinde yer alan Zen’in ardından serinin yeni ürünleri Up ve Mind için de yeni reklam filmlerine imza attı. Serinin 3 reklam filmi ocak ayı içinde izleyicilerle buluşuyor. Mini skeçler halinde hazırlanan reklam filmlerinde oyuncu ve aromaterapist Ayşe Tolga, desteğe ihtiyacı olan bir tüketiciyi günlük hayatta ona destek olacak mucizevi karışım Apitera serisi ile tanıştırıyor.
Türkiye’nin uzman bal markası Balparmak, katma değerli ve yenilikçi ürünlerinden Apitera Serisi için 3 yeni reklam filmine imza attı. Alametifarika reklam ajansı tarafından çekilen ve yayınlanmaya başlayan filmlerde, oyuncu ve aromaterapist Ayşe Tolga rol alıyor. Yoğun, hareketli ve koşturmaca içinde geçen günlük hayatında vücut direnci düşen ve desteğe ihtiyacı olan tüketiciyi esprili skeç yorumuyla ApiteraZen, ApiteraUp ve ApiteraMind ile tanıştıran Ayşe Tolga, içeriğindeki doğal şifalı bitkiler, bal ve arıların mucizevi salgısı propolis ile bağışıklık sistemini güçlendiren Apitera serisinin pratik ve zahmetsiz bir destek olduğunu vurguluyor. Gerçek hayatta aromaterapist olan ve doğal tedavi yöntemi olan bitkilerle ilgilenen Ayşe Tolga, mini skeç formatında çekilen filmlerde doğallığı ve samimiyeti ile de göz dolduruyor.
Günlük temponuzda en büyük destek Apitera Serisi!
Günlük hayat artık çok daha yoğun, çok daha hareketli ve hiç düşmeyen bir tempoya sahip. Hatırlanacak şifreler, halledilecek işler, gidilecek onlarca yer var ve tüm bunlara yetişmeye çalışırken vücut direncimizi düşüren bir sürü olumsuzluk… Günlük hayatta en çok ihtiyacımız olan şey ise bir destek.
Her gün karşılaştığımız genel problemlere ve ihtiyaç duyduğumuz desteğe odaklanan Balparmak Apitera Serisi reklam filmleri, her biri ayrı bir probleme değinen mini skeçler halinde ekrana gelmeye devam edecek. Serinin ilk filmi ApiteraZen’in ardından ApiteraUp ve ApiteraMind da ocak ayı içinde izleyicilerle buluşmaya devam edecek.
Reklam Filminin Künyesi:
Reklamın Başlığı: Balparmak Apitera
Reklamveren: Altıparmak Gıda
Reklamveren Temsilcisi: Pınar Nokay, Cemil Hayri Durgun, Demet Umezu, Ayça Zengin Sarı
Reklam Ajansı: Alametifarika
Kreatif Direktör: Odisseas Sevsevme, Ozan Özüm Özbey
Yaratıcı Grup: Caner Apaydın, Ümit Şentürk, Vehbi Bozdağ
Müşteri İlişkileri: Berfu Ayaksız
Stratejik Planlama: Seren Pala
Ajans prodüktörü: Teğin Polat
Prodüksiyon Şirketi: Ter Film
Yönetmen: Serdar Erener
Görüntü Yönetmeni: Jerome Nouvelle
Post Prodüksiyon: Filmişleri
Müzik: Onka Project
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan Balparmak’a 20 Milyon TL Kredi - Aralık 2017
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, bal sektörünün gelişimine katkı sağlayacak Ar-Ge ve yeni ürün geliştirme yatırımlarını sürdürüyor. Bu kapsamda, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) ile 20 Milyon TL (yaklaşık 4,4 Milyon Euro) değerinde kredi finansmanı anlaşması imzalayan Balparmak, analiz edilen balı yine doğal ve sağlıklı diğer arı ürünleri ile bir araya getirerek, tüketicilerine yenilikçi ve katma değerli ürünler sunmaya devam edecek.
Balparmak aldığı bu destekle, Türkiye’nin sahip olduğu arıcılık potansiyelini en iyi şekilde kullanmak ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamak amacıyla Muğla bölgesindeki kadın ve gençlere arıcılık eğitimleri vererek, istihdam olanağı da sağlayacak.
Türkiye’nin lider bal markası Balparmak, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ( EBRD) ile yaptığı anlaşma sonucunda 20 milyon TL (yaklaşık olarak 4,4 milyon Euro) tutarında kredi finansmanı alacak. Bu destek ile Balparmak, katma değerli ve yenilikçi ürünlerin pazara sunulmasına katkı sağlayarak sektörün gelişmesine destek olmaya devam edecek. Dünyada sadece bal ve diğer arı ürünlerini analiz eden en büyük ARGE Merkezi’ne sahip olan Balparmak, yürütülen projeler ve bilimsel çalışmalarla birlikte apiterapinin Türkiye’de yaygınlaşmasını sağlayacak.
Sağlıklı nesiller için bal ve arı ürünleri Balparmak’tan!
Türkiye’de bal sektörünün daha da ileri bir noktaya gelmesi için hedefledikleri doğrultuda yatırımlarını sürdüreceklerini söyleyen Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak: “Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan alacağımız bu kredi, Türkiye’ye ve markamıza duyulan güvenin önemli bir göstergesi. Türk ekonomisine, Türkiye’nin eşsiz florasına, Türk arıcılığına ve bal sektörüne olan inancımızı bu finansal destek ile güçlendirerek, hedeflerimize emin adımlarla ilerliyoruz. EBRD ile yaptığımız işbirliği, sağlıklı nesiller için doğal ve sağlıklı bal ile katma değerli arı ürünlerini tüketicilerimize sunma konusundaki kararlılığımızı destekleyecek.” dedi.
EBRD Türkiye Genel Müdürü Arvid Tuerkner ise "Ar-Ge günümüzde stratejik büyümenin önemli bir aracı. Dolayısı ile bu finansmanı Ar-Ge çalışmalarında kullanacak olan Balparmak’ın da hem marka olarak konumunu güçlendireceğine hem de yurtiçi ve yurtdışı satışlarını artıracağına eminiz." diye konuştu.
Balparmak’tan Kadınlara ve Gençlere Online Arıcılık Eğitimi
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’ndan alınan finansman, Balparmak’ın sayıları on binleri aşan arıcıyla birlikte yürüttüğü projelere de katkı sağlayacak. Balparmak bu destekle, Muğla’da hem kadınlara hem de gençlere vereceği online arıcılık eğitimlerini geliştirip daha çok kişiye ulaşmasını sağlamanın yanı sıra eğitim vereceği gençlere istihdam olanağı da sağlayacak. Balparmak Türkiye’nin çeşitli arıcılık merkezlerinde arıcı eğitimleri vermeye devam ediyor. Ücretsiz verilen bu eğitimler son olarak Adana, Mersin, Balıkesir, Sakarya ve İzmir’de gerçekleştirildi. Eğitimlere bugüne kadar yaklaşık 1500 arıcı katıldı.
http://www.ebrd.com/news/2018/turkish-honey-company-altparmak-wins-ebrd-support.html
Balparmak AR-GE Merkezi 600 Bilim İnsanını Ağırladı - Ekim 2017
Balparmak’ın Platin Sponsorluğu’nda gerçekleşen ve Türkiye’de ilk defa düzenlenen 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi sona erdi. 120 ülkeden 12 bin’den fazla kişinin katılım gösterdiği Kongre, dünyanın pek çok ülkesinden sektör profesyonellerini ve bilim insanlarını buluşturdu.
Kongre için ülkemize gelen 600 yabancı bilim insanını Ar-Ge Merkezi’nde ağırlayan Türkiye’nin lider markası Balparmak, Arıcılık Ödülleri kapsamında dünyanın farklı ülkelerinden yarışmaya katılan 419 balın analizini de Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı’nda yaparak, sektördeki bilimsel uzmanlığını bir kez daha kanıtladı.
Bu yıl ilk defa Türkiye’de düzenlenen ve Türk arıcılık sektörü için bir milat olarak kabul edilen 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi sona erdi. Balparmak’ın Platin Sponsorluğu’nda düzenlenen Kongre’ye, 120 ülkeden 12 binden fazla kişi katılım gösterdi. Dünyanın pek çok ülkesinden sektör profesyonellerini, arıcıları ve bilim insanlarını buluşturan Kongre, bilimsel sunumların ve çalışmaların yanı sıra Dünya Arıcılık Ödülleri 2017’ye de ev sahipliği yaptı. Kongre’de Türkiye’nin lider markası Balparmak’ın standı yoğun ilgi gördü. TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba’nın da ziyaret ettiği stantta, Balparmak’ın yaptığı çalışmalar ziyaretçilerle paylaşıldı.
Balparmak kongre kapsamında 5 bilimsel sunum da yaparak Ar-Ge alanındaki gücünü bir kez daha gözler önüne serdi.
600 Bilim İnsanı Balparmak Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı’nı Gezdi
Balparmak Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı 4 Ekim tarihinde, dünyanın farklı bölgelerinden gelen kongre katılımcılarına ev sahipliği yaptı. Aralarında Dünya Arıcılar Birliği Başkanı Philip McCabe ile birlikte farklı uluslardan bilim insanı, arıcı ve sektör temsilcileri Balparmak Ar-Ge Merkezi’ni gezdi, tesisi ve yapılan çalışmaları da bizzat yerinde görme şansına sahip oldu.
Balparmak 419 balın analizini yaptı
Dünya Arıcılık Ödülleri 2017 kapsamında dünyanın pek çok yerinden gelen 419 bal numunesi, dünyada sadece bal ve diğer arı ürünlerini analiz eden en büyük merkez olma ünvanına sahip Balparmak Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı’nda analiz edildi. Gelişmiş laboratuvar test cihazları ve uluslararası analiz metotları kullanılarak kimyasal, fiziksel, mikrobiyolojik, mikroskobik ve duyusal özelliklerinin belirlenmesi açısından en az 92 parametrede analiz edilen ballar, yapılan değerlendirmenin ardından yarışmada yer almaya hak kazandı.
Türk arıcılığında yeni dönem
Balparmak olarak, Türk arıcılığının ve Türkiye’nin en önemli değerlerinden biri olan Türk Çam balının dünya çapında tanıtılmasına liderlik ettiklerini belirten Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak;“Dünyanın bu en mucizevi besini olan balın doğallığını ve saflığını korumak ve onu kaliteli yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmek, böylece balın değerini hem Türkiye’de hem de dünyada hak ettiği en yüksek düzeye çıkarmak için pek çok çalışma yapıyoruz. Bu çalışmalarımızı Kongre kapsamında konuklarımız ve on iki binden fazla katılımcı ile paylaşma fırsatı bulduğumuz için gururluyuz. Artık Türk arıcılığı için yeni bir dönem başlıyor. Balparmak olarak öncelikli görevimiz Türk Çam balını dünyaya tanıtmak” diye konuştu.
45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi Balparmak’ın Platin Sponsorluğunda Başladı Eylül 2017
Dünyanın pek çok ülkesinden arıcıları, bal sektörünün profesyonellerini ve bilim insanlarını buluşturan 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi, Balparmak’ın Platin Sponsorluğu’nda başladı.
Arıcılık alanında dünyanın en büyük organizasyonu olarak kabul edilen ve tarihinde ilk kez İstanbul’da düzenlenen kongrenin açılışını TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba yaptı. Bakan Fakıbaba, Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak ile beraber Türkiye’nin lider markası Balparmak’ın standını da gezdi ve yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldı.
Türk arıcılık sektörü için bir milat olarak kabul edilen 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi tarihinde ilk kez İstanbul’da düzenleniyor. 4 Ekim’e kadar kapılarını dünya arıcılarının yanı sıra bal sektörü ve bilim insanlarına açan Apimondia Kongresi’nin açılışını TC Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba yaptı. Bakan Fakıbaba, Kongre’nin Platin Sponsorluğu’nu üstlenen Türkiye’nin lider markası Balparmak’ın standını da gezerek, Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak’tan Balparmak hakkında bilgi aldı.
Apimondia’nın bu yıl Türkiye’de yapılmasının Türk arıcılığının ve bal sektörünün gelişmişliğinin ve uluslararası düzeydeki saygınlığının bir göstergesi olduğunu söyleyen Özen Altıparmak, şu değerlendirmede bulundu:
“Balparmak olarak dünyanın en mucizevi besini olan balın doğallığını ve saflığını korumak, onu kaliteli yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline getirmek ve böylece değerini hak ettiği en yüksek düzeye çıkarmak misyonumuza ışık tutan bu tarihi organizasyon, Türkiye’nin iki önemli ayrıcalığını dünyaya yansıtacak. Bunlardan birincisi, ülkemizin coğrafyasının dünyada en zengin floraya sahip coğrafyalardan biri olması. Diğer ayrıcalığı ise, yüzde 90’ı ülkemizde üretilen çam balımız. Arı, yalnızca bal için değil... Ondan da önemlisi, çevrenin korunması ve tarımsal sürdürülebilirlik için de çok değerli ve vazgeçilmez. Bu nedenle Balparmak olarak üzerimize düşeni yapıyor, sektörümüzün bilimin ışığında gelişimine öncülük ediyoruz. Bu önemli kongrenin, sektörümüzün geleceğini aydınlatmasını diliyorum.”
Balparmak Ar-Ge Merkezi’nde Tüm Dünyadan 450’den Fazla Bal Analiz Edildi
Kongre kapsamında düzenlenen Dünya Arıcılık Ödülleri 2017 yarışması için dünyanın birçok ülkesinden gelen 450 bal numunesinin analizleri, arı ürünleri alanında dünyanın en büyük laboratuvarı olma özelliği taşıyan Balparmak Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı’nda analiz edildi. Gelişmiş laboratuvar test cihazları ve uluslararası analiz metotları kullanılarak kimyasal, fiziksel, mikrobiyolojik, mikroskobik ve duyusal özelliklerinin belirlenmesi açısından en az 92 parametrede analiz edilen ballar, jüri değerlendirmesinin ardından Dünya Arıcılık Ödülleri kapsamında ödüllendirilecek. Analizlerin yapıldığı Balparmak Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı, Türkiye’nin bal ve diğer arı ürünleri alanındaki ilk ve tek, gıda alanında 8’inci, Ar-Ge Merkezi unvanına sahip.
600 Yabancı Bilim İnsanı Balparmak Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı’nı Gezecek
Balparmak Ar-Ge Merkezi, kongre kapsamında İstanbul’a gelecek 600 bilim insanına da 4 Ekim’de ev sahipliği yapacak. Balparmak Ar-Ge Merkezi Laboratuvarı’nı gezip, tesis hakkında bilgi alacak bilim insanları, Ar-Ge Merkezi’nde yapılan çalışmaları da bizzat yerinde görme şansına sahip olacak.
Balparmak’tan bir ilk daha:
Balınızda hangi çiçeklerin özü olduğunu, Priospot uygulamasıyla, hemen öğrenebileceksiniz!- Eylül 2017
Balparmak, Priospot uygulamasını bir adım öteye taşıdı: Artık yediğiniz balın analiz raporuna cep telefonunuz ya da bilgisayarınızdan ulaşmanın yanı sıra, içinde hangi bitki ve çiçeklerin özü olduğunu da öğrenebileceksiniz.
Dünyada bir gıda maddesinde ilk kez Priospot sistemini kullanan ve bu sistem sayesinde satın alınan balın analiz raporuna ulaşma olanağı sunan Balparmak, bu uygulamaya, “Çiçek / Bitki Kaynağı” bölümünü de ekledi.
Ballarını uluslararası akreditasyon belgelerine sahip laboratuvarında 92 parametrede analiz eden Balparmak, balın bitkisel kaynağını gösteren bu yeni hizmet (Bal Polen Analizi uygulaması) sayesinde tüketicisine farklı bir deneyim sunuyor.
Ambalajlarda yer alan kare kodu (QR kod) akıllı telefonlarına okutan tüketiciler satın aldıkları balın analiz raporunun yanı sıra, artık o kavanozdaki balın hangi çiçek ve bitkilerin özlerini içerdiğini de görebiliyor. Dahası, o bitki ve çiçekler hakkında kısa bir bilgiye ve görsellere de ulaşabiliyor.
Balparmak, 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi Heyeti’ni Çekmeköy’deki Merkezinde Ağırladı - Haziran 2017
Türkiye bal pazarının lider markası Balparmak, “Altın Sponsor” olduğu ve Türkiye’de ilk defa düzenlenecek 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi öncesi 25 kişilik kongre heyetini İstanbul Çekmeköy’deki merkezinde ağırladı. Kongre Heyeti, Balparmak’ın İstanbul Çekmeköy’deki Ar-Ge merkezini de ziyaret ederek, Türkiye’deki arıcılık, bal pazarı ve Balparmak’ın araştırma ve kalite kontrol süreçleri hakkında bilgiler aldı.
Toplantıya katılan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz da Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin Çekmeköy ve İstanbul için önemine değindi.
Balparmak’ın “Altın Sponsor” olduğu ve Türkiye’de ilk defa düzenlenecek 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi öncesi, kongrenin Yönetim Kurulu Toplantısı İstanbul’da gerçekleştirildi. Kongrenin sponsoru Balparmak, Dünya Arıcılar Birliği Yönetim Kurulu ve Bilimsel Komite Üyeleri'ni, bal ve diğer arı ürünleri alanında Türkiye’nin ilk ve tek, gıda sektöründe sekizinci Ar-Ge merkezi unvanını alan tesisinde ağırladı.
Balparmak Ar-Ge Merkezinin Çekmeköy için gurur kaynağı olduğunu söyleyen Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz;“Temellerini birlikte attığımız ve açılışını birlikte yaptığımız Ar-Ge Merkezi ise sadece Çekmeköy için değil, kalite standartlarının geldiği nokta itibariyle ülkemiz adına bir gurur kaynağıdır.
Balparmak Türkiye ve dünyada ilkleri gerçekleştiriyor
Kongre heyetine Balparmak marka hikayesini anlatan Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak; “Balparmak olarak, inovasyona verdiğimiz önemle Türkiye ve dünyada ilkleri gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Türkiye bal sektörünün ve arıcılığın gelişmesi için verdiğimiz emeklerin karşılığını hem tüketicimizden, hem de bal sektörünün geldiği noktadan görmek de bizleri çok mutlu ediyor. Dünyanın pek çok ülkesinden sektör profesyonelleri ve uzmanlarını İstanbul’da buluşturacak olan bu kongre; sektörümüzün bir araya gelmesine ve güzel bir gelecek için ortak çalışmalar ve projeler yürütmesine de büyük katkılar sağlayacaktır.” diye belirtti.
Tesis ziyaretinde konuşan ve Balparmak'ın 37 yıllık öyküsünün büyük bir başarı öyküsü olduğunu belirten Apimondia Kongresi Başkanı Philip McCabe; "Bugün burada olmaktan çok mutluyuz. Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak'a ve tüm ekibine bizi ağırladıkları için çok teşekkür ediyoruz. 45. Apimondia Uluslararası Arıcılık Kongresi'nin bu sene Türkiye'de düzenlemesinin arkasında çok büyük bir emek ve çaba var. Bu tesiste bunu bizzat yerinde görmüş olduk.” dedi.
Yönetim Kurulu Heyetiyle Türkiye’de bal sektörü, arıcılık ve Balparmak hakkında istatistiksel bilgiler paylaşan Balparmak Genel Müdürü Yeşim Güra, tüketicilerin bal konusunda farkındalığı arttıkça ambalajlı bal pazarının ambalajsız bal pazarı karşısında büyüdüğüne dikkat çekti. Konuşmaların ardından Apimondia Heyeti, Ar-Ge ve Kalite Kontrol Direktörü Dr. Emel Damarlı eşliğinde tesisi gezdi. Türk arıcılık sektöründe yeni dönem
Arıcılık alanında dünyanın en önemli kongresi olarak kabul edilen Apimondia, bu yıl ilk defa Balparmak’ın Altın Sponsorluğunda ve Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşecek. Kongre bu açıdan Türk arıcılık sektörü için bir milat olarak kabul ediliyor.
Balparmak'a Üstün Lezzet Ödülleri’nden 6 Yıldız! - Mayıs 2017
Balparmak 6 ürünüyle katıldığı 2017 International Taste&Quality Institute’den (iTQi) 6 altın yıldızla döndü. Dünyaca ünlü 125 şef ve içecek uzmanının kör tadım testiyle değerlendirmesi sonucu 6 Altın Yıldıza layık görülen Balparmak balları, kalite ve lezzetini dünya çapında bir kez daha onaylattı.
Bal pazarının lider markası Balparmak’ın 6 ürünü; Balparmak Bingöl Çiçek Balı, Balparmak Kayseri Çiçek Balı, Balparmak Muş Çiçek Balı, Balparmak Yüksekova Çiçek Balı, Balparmak Kestane Balı ve Balparmak Narenciye Balı Avrupa’nın lezzet konusundaki lider ve bağımsız otoritesi International Taste&Quality Institute (iTQi) tarafından Üstün Lezzet Kategorisi’nde toplam 6 Altın Yıldız’la ödüllendirildi.
Dünyaca ünlü ve prestijli şeflerden ve sömeliyelerden oluşan jüri tarafından 6 Altın Yıldız’la ödüllendirilmenin gururunu yaşayan Balparmak Pazarlama Direktörü Burcu Yılmaz Geçtiğimiz yıl Balparmak Özel Seçim Çiçek Balı, Balparmak Süzme Çam Balı ile yaşadığımız bu gururu tekrar yaşamanın mutluluğunu duyuyoruz. 36 yıldır tüketicilerimize en doğal, saf ve lezzetli balları sunma hedefiyle çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızın ödüllendirilmesi hedeflerimizi daha da yükseltme konusunda bizi motive ediyor" dedi.
2004 yılında TÜBİTAK ile işbirliği içinde geliştirdikleri ‘‘Balda Yörelere Göre Kalıntı, Hile ve Orijin Tespiti" projesinin detaylarından da bahseden Burcu Yılmaz, "Türkiye’nin 7 farklı bölgesinde yürütülen çalışmalarla yöre ve orijin bilgileri ışığında yöresel balları tüketiciyle buluşturuyoruz. Bilimsel yetkinliklerimizle birlikte Türkiye’nin milli değerlerine sahip çıkmaya devam edeceğiz" dedi
125 Tadım Uzmanından Her Ürün için Ayrı Tadım Testi
iTQi, bağımsız şef ve sömeliyelerden oluşan lider bir kuruluş olarak, tüm dünyadaki üstün lezzetli yiyecek ve içecekleri test etme ve tanıtma üzerine faaliyet gösteriyor. Kanaat liderleri olan jüri üyeleri, dünyanın en prestijli 15 aşçılık derneği ve Association de la Sommellerie Internationale (ASI)'ya bağlı 125 ünlü şef ve içecek uzmanından oluşuyor. Jürinin değerlendirdiği ürünler, kendi özelliklerine göre kör tadım testine tabi tutuluyor. Testin odak noktasını ise tat yoğunluğu oluşturuyor.
Balparmak iTQi 2017'de kazandığı 6 Altın Yıldız ödülünü 14 Haziran'da Brüksel'de düzenlenecek ödül töreninde alacak.
Karlar Ülkesi’nin Karakterleri Balparmak’ta - Ağustos 2016
Türkiye’nin en sevilen markalarından Balparmak, son yılların en başarılı animasyon filmlerinden biri olan Karlar Ülkesi ile çocukları mutlu etmeye devam ediyor. Balparmak yeni tasarladığı ambalajlarında, Karlar Ülkesi’nin 3 ana karakterini çocuklarla buluşturuyor. Elsa, Anna ve Olaf’ın yer aldığı yeni ambalajlarıyla Balparmak, çocukların kahvaltı ve ara öğünlerine hem lezzet hem de daha fazla keyif katıyor.
Ambalajlı bal pazarının lider markası Balparmak, çocuklar için renkli sürprizler yapmaya devam ediyor. Sağlıklı büyüme ve gelişmenin en önemli destekçilerinden biri olan balla, çocukların en sevdiği karakterleri buluşturan Balparmak, yeni ambalajlarında yine Disney dünyasının karakterlerine yer veriyor. Çocukların doğal güç ve enerji kaynağı bala olan ilgisini artırmak için daha önce sevilen çizgi dizi Winnie The Pooh’un karakterlerine yer veren Balparmak, yeni sürprizini Karlar Ülkesi ile yapıyor. Karlar Ülkesi filminin en beğenilen karakterleri artık Balparmak ambalajlarıyla çocukların öğünlerine eşlik ediyor.
Elsa, Anna ve Olaf, Balparmak’ta!
Yayınlandığı dönemde gişe rekorları kıran 2 Oscar ödüllü animasyon filmi Karlar Ülkesi, çocuklar tarafından hala büyük ilgi görüyor. Filmin kahramanları Elsa, Anna ve Olaf’ı ürün etiketlerinde kullanan Balparmak, çocuklara renkli sürprizler yapmaya devam ediyor. Balparmak’ın yeni kahramanları çocuklarla buluşturduğu ürünleri, Ekim 2016 tarihinden itibaren satışa sunuluyor