Kraliçe arı, neden diğer arılardan farklı şekilde “kraliçe” olarak adlandırılıyor olabilir, hiç düşündünüz mü? Hadi, yetenekleriyle arı kolonisinin devamlılığını sağlayan bu özel canlıya şimdi daha yakından bakalım!
Arılar dünyası denildiğinde kraliçe arıdan söz etmemek olmaz! Çünkü kraliçe arı, ailesinin devamlılığını sağlayan ve koloniyi yöneten en önemli üye olma ayrıcalığını taşıyor. Üstelik kraliçe arı, yumurtlama gücü ve yeteneklerinin yanı sıra ailesinin diğer üyelerine kıyasla çok uzun süre yaşayabiliyor.
Ana arı olarak da adlandırılan kraliçe arı, bal arısı kolonilerinde sadece bir adet bulunuyor. Kraliçenin tek görevi ise sürekli yumurtlayarak koloninin devamlılığını sağlamak. Salgıladığı feromonlarla kolonide varlığını hissettiren bu arı, ortalama 200 miligram (mg) ağırlığında olup kovan içi ve kovan dışı şartların ideal olması durumunda günde 2.500 adet yumurta üretebiliyor.
Kraliçe arı, özel olarak beslenen ve gelişimi farklılaştırılan dişi bir arıdır. Bal arısı kolonilerinde kraliçe arının oluşumu şu şekilde gerçekleşir:
Özel Beslenme (Arı Sütü):
Kraliçe arı adayları, larva döneminde diğer işçi arılardan farklı olarak sürekli arı sütü (royal jelly) ile beslenir. Bu özel beslenme, larvanın vücut yapısını ve hormonal gelişimini değiştirir.
Kraliçe Gözünde Gelişim:
Kraliçe arı olacak larvalar, normal petek gözlerinden daha büyük olan özel kraliçe gözlerinde yetiştirilir.
Hızlı Gelişim:
Kraliçe larvalar, işçi arılardan daha kısa sürede (yaklaşık 16 gün içinde) gelişimini tamamlar ve doğar.
Tek Kraliçe Kuralı:
Bir kovanda yalnızca bir kraliçe arı olur. Yeni doğan kraliçe, diğer kraliçe adaylarını sokarak ortadan kaldırır ve koloninin tek hakimi olur.
Üreme Görevi:
Kraliçe arı sadece yumurtlamakla görevlidir. Bir çiftleşme uçuşu yaparak erkek arılarla çiftleşir ve yaşamı boyunca milyonlarca yumurta bırakabilir.
Kraliçe arı, genetik olarak diğer dişilerle aynı olmasına rağmen yalnızca özel beslenme ve bakım sayesinde kraliçe olarak gelişir.
Kraliçe arı özellikleri, onu kolonideki diğer arılardan ayıran fiziksel ve biyolojik farklılıklarla tanımlanır. Kraliçe arı, uzun ve ince vücut yapısıyla dikkat çeker; kanatları vücuduna göre daha kısa, karnı ise belirgin şekilde uzundur. Tek görevi üremek olan kraliçe, günde ortalama 1500’e kadar yumurta bırakabilir. Ayrıca diğer arılar üzerinde etkili olan feromonlar salgılayarak kolonide düzeni sağlar. İğnesi düz olduğu için soktuğunda ölmez ve bu iğneyi genellikle rakip kraliçelere karşı kullanır. Kraliçe arı, işçi arılara göre çok daha uzun yaşar; ortalama ömrü 3–5 yıl arasındadır. Bu özellikleriyle koloninin en önemli ve merkezi üyesidir.
Kraliçe arının görevi, koloninin üreme ve düzeninden sorumlu olmaktır. Kovandaki tek doğurgan dişi olan kraliçe arı, her gün binlerce yumurta bırakarak arı nüfusunun devamını sağlar. Ayrıca salgıladığı özel feromonlarla işçi arıların davranışlarını düzenler, kolonideki birlik ve düzeni korur. Kraliçe arı nektar toplamaz, bal üretmez ve savunmaya katılmaz; tek görevi yumurtlamak ve koloninin sürekliliğini sağlamaktır. Bu nedenle bir arı kolonisi için kraliçe, vazgeçilmez bir merkez figürüdür.
Bir bal arısı kolonisi, doğal olarak üç durumda yeni ana arı üretiyor. Bu üç durumu ise kolonide “ana arının herhangi bir nedenden dolayı yok olması ya da ölmesi”, “ana arının yaşlanıp veriminin azalması” ve “oğul içgüdüsü” oluşturuyor. Teknik arıcılıkta yaşlanan ana arıyı arıcının kendisi de öldürerek, yerine genç ve verimli bir ana arı verebiliyor. Bu şekilde koloninin ana arısını gençleştirebiliyor. Ana arı kolonideki en ağır ve karın kısmı en uzun birey olma özelliğini taşıyor. Ayrıca sürekli yumurtlama eğiliminde olup petek üzerinde sakince dolaşarak yumurtlayacak uygun petek gözü arıyor. Tüm bu özellikleriyle kraliçe arı, binlerce işçi arı arasında dahi kolayca fark edilebiliyor.
Ana arı, daha larva döneminden itibaren işçi arılardan farklı bir şekilde besleniyor. Bu nedenle işçi arı en fazla altı hafta, erkek arı da altı ay yaşayabilirken ana arı altı yıla kadar yaşayabiliyor. Ana arı olarak yetiştirilecek larva, işçi arı ve erkek arı olacak larvaya göre daha kaliteli ve daha zengin arı sütü ile besleniyor. Arı sütü ise beş ila 15 günlük genç işçi arılar tarafından salgılanan, yavru ve ana arının beslenmesinde kullanılan çok değerli bir maddeyi oluşturuyor. İşçi ve erkek arılar yetişkin dönemlerinde arı sütü ile beslenmiyor iken, ana arı yetişkin döneminde de arı sütü ile beslenmeye devam ediyor.
Kraliçe arı nasıl ürer sorusu çok merak ediliyor. Ana arı, ortalama bir haftalık olduğunda çiftleşme uçuşuna çıkıyor. Kraliçe arı çiftleşmesi; 10 ila 30 metre arasındaki yükseklikte, mutlak surette havada ve uçarken, sayısı 10 ila 20 arasında değişebilen erkek arı ile “erkek arı toplama alanında” gerçekleşiyor. Çiftleşme genellikle tek bir çiftleşme uçuşunda, bazen de aynı günde ya da birbirini takip eden birkaç gün içinde farklı uçuşlar ile sağlanabiliyor.
Ana arı, erkek arılardan alınan spermi sperm kesesinde depoluyor. Bu sayede yaşamı boyunca istediği zaman döllü, istediği zaman ise dölsüz yumurtlayabilme yeteneğini sürdürüyor. Arılarda görülen bu çiftleşme sistemi hem akrabalı yetiştiriciliğin önlenmesi hem de doğal seleksiyonun sağlanması açısından benzersiz özellikler taşıyor.
Bir koloninin ana arısı yok olduğunda, kolonide genç yavru (yumurta ya da larva) mevcut ise işçi arılar bu yavrulardan yeni bir ana arı yetiştiriyor. Böylece koloninin sürekliliği sağlanıyor. Ancak ana arısız kalmış bir koloniye arıcı tarafından zamanında müdahale edilmezse ya da koloni doğal olarak yeni bir ana arı üretemezse, işçi arılardan bazıları diğer işçi arılar tarafından arı sütü ile besleniyor. Bu sayede bu işçi arıların normal şartlarda aktif olmayan yumurtalıkları gelişiyor ve yumurta üretimine elverişli hale geliyor. Yumurtlamaya başlayan bu işçi arılara da yalancı ana arı deniliyor.
Yalancı ana arı (yalancı kraliçe) sadece döllenmemiş yumurta verebiliyor. Bu döllenmemiş yumurtalardan ise sadece erkek arılar çıkıyor. Bu sebeple koloni zamanla erkekleşiyor ve en sonunda da sönüyor. Erkek arılar polen veya bal özü toplayamadığı gibi yavru gıdası da üretemiyor. Erkek arının çiftleşme dışında hiçbir görevleri olmadığı için bu cins kolonide hazır tüketici konumunda bulunuyor. Bu yüzden de erkek arılar, ana arı üretim dönemi bittikten sonra işçi arılar tarafından koloniden zorla dışarı atılarak ölüme terk ediliyor.
Peki kraliçe arı kaç yıl yaşar? Daha önce de bahsettiğimiz üzere, kraliçe arı ömrü doğal şartlarda altı yıla kadar olabiliyor. Ancak ana arı yaşlandıkça, verimi; bir başka ifadeyle yumurtlama gücü düşüyor. Bu sebeple teknik arıcılıkta ana arı her yıl ya da en fazla her iki yılda bir arıcı tarafından değiştiriliyor. Bu işlem, yaşlanan ve verimi düşen ana arının ya oğul yöntemi ile ya da öldürülüp yenisinin üretilmesi yoluyla koloni tarafından da yapılabiliyor.
Bir kovandaki kraliçe arı ölürse, koloni büyük bir değişim sürecine girer çünkü kraliçe arı yumurtlama ve koloniyi feromonlarıyla yönlendirme görevini üstlenir. Onun yokluğu ciddi sonuçlar doğurabilir:
Feromon Eksikliği Fark Edilir:
İşçi arılar, kraliçenin yaydığı özel feromonların kesildiğini kısa sürede fark eder. Bu durum, kovanda bir alarm durumu oluşturur.
Yeni Kraliçe Yetiştirilir:
Eğer kovanda döllenmiş yumurtalardan gelişebilecek genç larvalar varsa, işçi arılar bunlardan birkaçını seçip arı sütüyle besleyerek yeni kraliçe arı adayı üretir.
Yedek Kraliçe Yoksa Koloni Zayıflar:
Uygun larva bulunamazsa yeni kraliçe üretilemez. Bu durumda koloni zamanla yaşlanır, işçi arılar ölür, yeni bireyler doğmaz ve koloni dağılabilir.
İşçi Arılar Yumurta Bırakmaya Başlayabilir:
Kraliçesiz kalan kolonide bazı işçi arılar yumurta bırakmaya başlar, ancak bu yumurtalar döllenmediği için sadece erkek arılar (dronlar) çıkar. Bu da koloninin sonunu hızlandırır.
Arıcı Müdahalesi:
Arıcılık yapılan kolonilerde, kraliçesiz kalan kovanlara dışarıdan yeni bir kraliçe arı eklenerek koloni kurtarılabilir.
Kraliçe arının ölmesi, bir arı kolonisi için hayati bir krizdir. Ancak zamanında fark edilirse koloni, içgüdüsel veya arıcı desteğiyle bu durumu atlatabilir.
Kraliçe arı, diğer arılardan farklı olarak düz ve yeniden kullanılabilir bir iğneye sahiptir. Ancak bu iğnesini genellikle diğer kraliçe arılarla savaşırken kullanır, insanlara ya da işçi arılara karşı saldırgan değildir. Nadir de olsa bir insanı sokarsa, sokma hissi işçi arınınkine benzer olabilir ancak genellikle daha az ağrılıdır. Ayrıca kraliçe arı soktuktan sonra ölmez, çünkü iğnesi düz olduğu için deride takılı kalmaz. Ancak pratikte kraliçe arının insanı sokması son derece ender bir durumdur.
Kraliçe arı, tıpkı işçi arılar gibi diploid bir yapıya sahiptir ve 32 kromozoma sahiptir. Bu, 16’sı anneden (kraliçeden), 16’sı babadan (erkek arıdan) gelen toplam 32 kromozom anlamına gelir. Dişi arılar (işçi ve kraliçe) döllenmiş yumurtalardan geliştiği için 2n=32 kromozom taşırken, erkek arılar döllenmemiş yumurtalardan gelişir ve haploid, yani sadece 16 kromozoma (n=16) sahiptir. Bu genetik yapı, arı kolonilerindeki görev dağılımı ve üreme düzeni açısından büyük önem taşır.
Unutmayın, kraliçe arılara sadece kendi kolonileri değil; bizler de çok şey borçluyuz!