Arıların doğaya ve insanlığa katkıları, sizce sadece bitkilerde tozlaşmaya aracılık etmeleri ve bal üretimiyle mi sınırlı? Mesela bu minik canlıların kraliçeleri ve yenidoğan yavruları için salgıladıkları daha özel bir sıvı olduğunu biliyor muydunuz? Arısütü ile tanışın! Üstelik kapsül formuyla tüketilmesi artık çok daha kolay!
Arıların ürettiği besinler denince pek çok kişinin aklına genellikle önce bal geliyor. Ancak bu özverili ve çalışkan canlılar propolis, arı poleni, arı sütü, arı ekmeği gibi birbirinden değerli başka maddeler de üretiyor. Her bir arı ürününün kovan yaşamında büyük bir önemi olmakla birlikte, arı sütü bu noktada bir adım daha öne çıkıyor. Çünkü arı sütü olmadan yavru arıların gelişmesi, daha da önemlisi kovanda yavrulayabilen tek üye olan kraliçe arının yaşamsal ihtiyaçlarını karşılaması mümkün olmuyor.
Arıların boyun ve alt çene kısmından salgıladıkları bir madde olan arı sütü, eşsiz özelliklerinden dolayı insan beslenmesi için de büyük bir değer taşıyor. Ancak arı sütünün çabucak bozulmaya eğilimli hassas yapısı, bu gıdanın depolanması ve tüketimi konusunda birtakım zorluklar yaratabiliyor. Neyse ki günümüzde arı sütünü dayanıklı ve uzun ömürlü kılacak liyofilizasyon adında bir üretim tekniği mevcut! Bu yöntem sayesinde arı sütü, besin değerlerini kaybetmeden kuru gıda formunda hazırlanarak kapsül şeklinde tüketilebiliyor.
Arı sütü, polen ve bal tüketen genç işçi arıların yutak üstü salgı bezlerinden salgıladığı özel ve değerli bir sıvı. Bu özel süt işçi arılar tarafından kraliçe arıyı ve yavru arıları beslemek için kullanılıyor. Bir yavru işçi arı hayatının sadece ilk üç gününde arı sütü ile beslenerek hızlı bir gelişim gösteriyor ve gelişkin bir işçi arı olarak hayatına devam ediyor. Eğer bir yavru arı, hayatının ilk üç gününden sonra da arı sütü ile beslenmeye devam ederse gelişerek kraliçe arı oluyor. Kraliçe arılar ömürleri boyunca arı sütüyle beslenmeye devam ediyor ve bu sayede işçi arılara göre daha gelişmiş bir beden yapısı ile aktif cinsel salgı bezlerine sahip oluyor. Aynı zamanda kraliçe arıların daha uzun bir ömre sahip olmasında ve hastalıklara karşı direnç geliştirmesinde de arı sütü çok önemli rol oynuyor. Sahi, arı sütü hakkında bilgi edindikçe siz de bu besinin mucize niteliğinde olduğunu düşünmüyor musunuz?
Arı sütünün kovandan alınmış taze halinin özelliklerini koruması için derin dondurucuda saklanması gerekiyor. Bu da ürünün oldukça katı bir kıvamda olmasına yol açtığı için tüketimini zorlaştırabiliyor. Ayrıca sıcak ortamda çabucak bozulabileceği için taze arı sütlerinin hızlı tüketilmesi gerekiyor. Oysa liyofilizasyon yöntemiyle üretilen kapsül formundaki arı sütü, çok az miktarda nem oranına sahip olduğu için oda sıcaklığında rahatça muhafaza edilebiliyor. Böylece bu ürünleri yaz-kış çantada veya cepte taşıyıp her an rahatlıkla tüketmek mümkün hale geliyor!
Arı sütü normal koşullarda her koloninin ihtiyacı kadar üretiliyor. Bu nedenle de arı sütü üretimi için ilk önce kolonideki arı sayısının arttırılması gerekiyor. Bunun için arıcılar önce, kovandaki besin ve petek sayısını arttırarak arı popülasyonunu büyütüyor. Daha sonra bal mumundan hazırladıkları yüksüklerin içine larva kaşığı ile bir miktar arı sütü ve genelde bir günlük larva koyarak bir çıta üzerine sabitliyor. Son olarak ise yüksüklerle donatılmış çıtalar, kraliçesi alınmış bir kovana yerleştiriliyor. Zaman içinde arılar sütlerini bu yüksüklere doldurmaya başlıyor.
Arı sütü üretimi oldukça meşakkatli bir hazırlık gerektiriyor. Yukarıda bahsettiğimiz bu hazırlıklar genellikle arıcılık sezonunun başlangıcında yapılıyor. Sezonun sonunda ise her yüksükten 0,25 ile 0,30 gram arası değişen miktarlarda arı sütü elde ediliyor. Kapsül arı sütü üretimi ise bu noktadan sonra başlıyor. Toplanan taze arı sütleri birleştirilerek derin dondurucuda saklanıyor. Balparmak’ın özel teknolojisiyle uyguladığı liyofilizasyon işleminde, önce dondurulup sonra kurutulan arı sütleri kapsül formunda satışa sunuluyor.
Liyofilizasyon işlemi ile taze arı sütüne sırasıyla dondurma, vakumlama ve kurutma işlemleri uygulanıyor. Liyofilize edilen arı sütü, sıcak ortamlarda olsa bile daha uzun süre dayanabiliyor. Diğer yandan kapsül arı sütleri ambalaj özellikleri sayesinde de besin değerlerini hemen her koşulda koruyabiliyor. Ancak taze arı sütleri dondurucuda saklanmadığı müddetçe bu konuda pek başarılı olamıyor. Liyofilizasyon işlemi ile aynı zamanda arı sütünün konsantrasyonu da artırılıyor. Öyle ki sıvı formundaki su oranı büyük ölçüde azaltılarak aynı kapsül boyunda daha fazla miktarda arı sütü tüketilmesi sağlanıyor. Liyofilize arı sütü daha konsantre olduğu için 1 gramında yaklaşık 3 gram taze arı sütüne eş besin değerine sahip oluyor. Bu sayede tek bir kapsül ile arı sütünün besleyici etkilerinden daha fazla faydalanmak imkan dahilinde oluyor.
Sıvı formdaki arı sütünün ışıktan korunması için özel cam kavanozlarda saklanması gerekirken kapsül arı sütleri blister paketi içinde kolayca saklanabiliyor.
Kapsül formundaki arı sütleri oda sıcaklığında muhafaza edilebiliyor.
Hava almayan Apitera kapsül arı sütleri besin değerini zaman içerisinde kaybetmiyor.
Görüldüğü üzere liyofilizasyon işleminin sağladığı önemli bir etki de arı sütünün saklanması konusunda ortaya çıkıyor. Kapsül formundaki ürünlerle arı sütü tüketiminin benzersiz etkilerini deneyimlemek oldukça kolay. Hadi, Apitera Plus Arı Sütü Kapsül’ü siz de hemen keşfedin!
menü
